Geçenlerde elime Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Eskişehir Merkez İlçe Örgütü tarafından 'Emek En Yüce Değerdir' sloganıyla çıkartılan 6 Sayfalık Haber Bülteni geçti.
ET TIRNAKTAN AYRILMAZ
Büyük emek verilerek hazırlandığı her halinden belli Bültenin manşetinde 'İktidara Yürüyoruz' haberi dikkat çekiyor. O'nun altında 'SHP İşçilerden Koparılamaz' haberi yer alıyor. Bu iki haberde SHP'nin işçi sendikalarıyla yaptığı dayanışma ve desteği anlatılıyor. 'Et tırnaktan ayrılmaz' denilerek SHP'nin işçilerin, memurların yoksul köylünün umudu olduğu belirtiliyor. Merkez İlçe Başkanı Zeki Ünal'ın birinci sayfada baş yazısı yer alıyor. Ünal yazısında '1980'lerden bu yana bir karabasan gibi ülkemizin başına çöreklenen Turgut Özal, uyguladığı politika ile işçilere, köylülere, memurlara, kısaca emeği ile geçinen insanlarımıza güzelim yurdumuzu zindan ediyor' demiş.
BÖLÜNMEYE
TAHAMMÜLÜ YOK
2. Sayfada 'Halk beni seviyor' sözü ile Eskişehir'in sol siyasetinin unutulmaz ismi merhum Demircan Arıkan'ın 'İktidara Doğru' başlıklı yazısı var. Arıkan, 'Sosyal demokratların bölünmeye tahammülü yoktur' diyerek, merhum Ecevit'i ve partisi DSP'yi SHP ile birleşmeye ve bütünleşmeye çağırmış. 3. Sayfada Merkez İlçe Saymanı Erdal Çakıcıer'in 'İşçiler ve Politika' başlıklı yazısı var. Çakıcıer dönemin Türk-İş Genel Başkanını eleştirmiş. Aynı sayfada Süleyman Avkan'ın 'Önce Demokrasi' yazısı yer almış. 4. Sayfada Savaş Kayalar'ın ülkedeki sağlık sorunlarını ele aldığı yazı var. Aynı Sayfada İl Disiplin Kurulu Başkanı Nilgün Süer'in 'Demokratikleşmenin Dinamiği Yerel Yönetimler' başlıklı yazısı var. 5. Sayfada Eskişehir'de Tarım adlı isimsiz bir makale yer almış. Eskişehir üreticisinin sorunları sayısal veriler verilerek anlatılmış.
HER ÜYEDEN
1000 LİRA
Bültende İl Başkanı Abdülkadir Adar'ın 'Görev Başına' başlıklı ilanı dikkat çekiyor. Adar ilanda, 'Değerli sosyal demokratlar, MYK'nun 17.06.1986 tarihli toplantısında; partinin yaşatılması ve kendisinden beklenilen hizmetlerin eksiksiz yerine getirilmesi, sivil yönetimle istikrarlı kalkınma için, çağdaş uygar, demokratik bir Türkiye için kararlı yürüyüşümüzün daha da güçlenmesi için her üyeden 1000 TL, bağış toplanması kararı alınmıştır. Temmuz ayı'nda başlayarak, 6 ay devam etmesi kararlaştırılan bu kampanyaya sizde katılın ve katılımı sağlayın' demiş. O günkü 1000 Lira bugünkü 1000 Lira değil. 1986 yılında 1000 Lira 1,5 dolara tekabül ediyordu. Yani bugünün parası ile 4,25 TL değerinde.
ÜNAL 1 YIL SONRA
MİLLETVEKİLİ OLDU
Derginin arka kapak sayfasında Merkez İlçe Yönetim Kurulu'nun fotoğrafları ve özgeçmişlerine yer verilmiş. Zeki Ünal başkanlığında Merkez İlçe Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşmuş; 'merhum Hüseyin Toral (Sekreter), Erdal Çakıcıer (Sayman), Mustafa Eryılmaz, merhum Mehmet Yıldız, merhum Himmet Çelik, merhum Savaş Kayalar, merhum Mustafa Özsatıcı ve Mustafa Taşlak.' O günkü 9 kişilik yönetimden bugün 4 kişi yaşıyor. (Zeki Ünal, Erdal Çakıcıer, Mustafa Eryılmaz, Mustafa Taşlak) Zeki Ünal 1 yıl sonra 1987 yılında Eskişehir Milletvekili seçildi. Erdal Çakıcıer bugünCHP Odunpazarı İlçe Başkanı. Mustafa Taşlak bugün CHP Tepebaşı İlçe Saymanı.
İL BAŞKANI ADAR
Arka kapakta dönemin İl Yönetiminin isimleri de yazılmış. 1986 Ağustos'unda SHP İl Başkanı Abdülkadir Adar'dı. İl Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu; 'Tahsin Bezek (Sekreter), Ayhan Akyol (Sayman), merhum Mustafa Yıldızak, Nihat Çuhadar, merhum İbrahim İnem, Haydar İnanç, İskender Aktaş, Bektaş Negiz, merhum Ulvi Dümrek, Musa Işık, Fevzi Karausta, Yusuf Yıldız, merhum Kemal Kan, Şefik Aydar.'
BAYRAM İLANLARI
Bu bültenin yayınlanması bayrama denk geldiği için kartvizit ebadında bayram ilanları da alınmış. SHP Eskişehir Milletvekili Münir Sevinç, İnşaat Mühendisleri Özcan İpek, Rafet Eren, Ziraai Alet Ticareti yapan Halil Erturgut, Parfümeri işleten Muzaffer Utku, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Şükrü Dursun Bostancı, Diş Hekimleri Yüksel Tuna, Mustafa Tatar, Butik Şeref'in sahibi Şeref Dursun Anar, Benek Bebe sahibi Ergun Koç, Doğan Könel ilan vermişler.
1989'DA İKTİDAR OLDU
SHP halktan sendikalardan ve sol değerlerden kopmadığı için1989 yılında yerel yönetimlerde iktidara geldi. Ankara, İstanbul İzmir belediyeleri SHP'nin oldu. Eskişehir'de de SHP'li Selami Vardar Belediye Başkanı seçildi. SHP 1991-1995 yılları arasında DYP ile koalisyon hükümeti kurarak iktidar oldu. SHP-CHP birleşmesi oldu. Yola CHP ismiyle devam edildi. Ama CHP sendikalardan, halktan uzaklaştı. Sol değerlerden uzaklaştı, varoşlardaki halkın umudu olmaktan uzaklaştı. Türkiye'nin partisi olmaktan çıktı.
SOL DEĞERLERE
SAHİP ÇIKILMALI
Sadece rejimi koruyan bir parti konumuna dönüştü. Bundan dolayı CHP yıllardır iktidar olamıyor. CHP'yi bugün yönetenler 28 yıl öncesinin SHP'yi örnek alsa, Merhum Erdal İnönü, merhum Aydın Güven Gürkan'ın yaptıklarını yapsa iktidar özlemini sona erdirebilir. CHP artık sol değerlere sahip çıkarak, halkın tekrar umudu olmak zorundadır.
*
Cumartesi
Hikayeleri
ACELE KARAR VERMEYİN
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış..
TALİHSİZLİK Mİ ŞANS MI?
'Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı?' dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: 'Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın' demişler... İhtiyar: 'Karar vermek için acele etmeyin' demiş. 'Sadece at kayıp' deyin, 'Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.'
12 VAHŞİ ATLA DÖNMÜŞ
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş... Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler. 'Babalık' demişler, 'Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var..' 'Karar vermek için gene acele ediyorsunuz' demiş ihtiyar. 'Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?'
KÜÇÜK PARÇALAR
HALİNDE GELİR
Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden 'Bu herif sahiden gerzek' diye geçirmişler... Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. 'Bir kez daha haklı çıktın' demişler. 'Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın' demişler. İhtiyar 'Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz' diye cevap vermiş. 'O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.'
SADECE ALLAH BİLİYOR
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... 'Gene haklı olduğun kanıtlandı' demişler. 'Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer...' 'Siz erken karar vermeye devam edin' demiş, ihtiyar. 'Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.'
KARAR AKLIN
DURMASI HALİDİR
Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış: 'Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.'
foto şaka
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı: Bir saattir yanında oturuyorum. Başbakan yüzüme bile bakmadı. Anlaşılan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ni alamadığımız için bana kızgın.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: Nabi Bey'e Eskişehir'i almazsan gözüme gözükme dedim. Adam hiçbir şey olmamış gibi yanıma gelip, nasıl oturabiliyor.