Geçen hafta Eskişehir siyaset gündemine Odunpazarı Belediye Meclisi’nin “Devrimci/Solcu” üyesi Ali Haydar Çelik’in kitap tanıtım ve söyleşisi damgasını vurdu.
Ali Haydar Çelik’in “Dikenli Yolda Yürüyorum” adını verdiği kitabının tanıtım ve söyleşisi son yılların Eskişehir’deki en kalabalık etkinliklerinden biri oldu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un da katıldığı söyleşide parti toplantılarında bile eksikliğini çok duyumsadığımız heyecanlı “devrimci/solcu” nostaljik rüzgarların esintisi vardı.
Kitabı gecikmeli de olsa aldım ve okudum. Gördüm ki, Ali Haydar Çelik’in yazdıkları, sadece kendisinin değil, 12 Eylül faşizminin öncesi ve sonrası tüm “dikenli yolda yürüyenlerin” acılarlarla dolu, hüzünlü ama onurlu öyküsü olmuş….
EN ÇOK HIRPALANAN KUŞAK!..
“78 kuşağı”, aynı zaman aralığında doğmuş, benzer olayları yaşamış; bunların etkisini az veya çok taşıyan bir nesli ifade eden kuşak tanımlamaları arasında sadece Türkiye’ye özgü olanıdır. Bu kuşağın öncülü olan bizim “68 kuşağı” dünyada iz bırakmış bir gençlik hareketi iken, Türkiye dışında “78 kuşağı” olarak tanımlanan bir kuşak kimliğine rastlanmaz.
78 kuşağı, devletin derin güçleri tarafından en çok hırpalanan kuşak oldu.
68’lilerin devrimci mücadelesinin tüm intikamı adeta bu kuşaktan alındı.
Ali Haydar Çelik kitabında, sol örgütlenmelerin, idamların, işkencelerin, sakat kalanların, sokakta gördüğü arkadaşlarının selamını bile korkudan alamayanların, namlunun ucundaki genç yaşamların Eskişehir özelindeki yansımalarını isimlerle anlatarak Eskişehir solunun bir kesitini belgeli hale getirmiş.
AKLIMDA KALANLAR…
Söyleşiye katılan Ayşe Ünlüce’den ilk kez bu kadar açık “devrimci/sol söylemler” içeren bir konuşma dinledim. Ayşe Hanım’ın bu söylemleri salondan büyük alkış aldı.
Ali Haydar Çelik’in Kazım Kurt’a uzun yıllar önce “Sosyal Faşist”, Kazım Kurt’un da ona “Maocu Bozkurt” diye bağırdığını tebessüm ederek öğrendik.
Şimdi Ali Haydar’ın yakın arkadaşı olan Militan Osman’ın “makinesi(!)” tutukluk yapmasaydı birinin mezara diğerinin zindana gideceğini keşke o yıllarda da anlayabilseydik.
AK Parti Mihalgazi Belediye Başkanı Zeynep Akgün ve ülkücü kökenli bazı siyasetçilerin söyleşiye katılarak sonuna kadar izlemeleri ve salondaki sol kökenli dinleyicilerin farklı görüşteki misafirlere karşı gösterdikleri saygılı davranışları üst düzeydeki siyasetçilere örnek olacak nitelikteydi.
Ali Haydar, 12 Eylül sonrası bir süre cezaevinde yatıp çıktıktan sonra geçimini sağlamak için el arabası ile seyyar satıcılık yapmak istediğinde Parmaksız Fahrettin’in kendisinden kira parası istemesine sert tepki gösteriyor. İşte o anda 1980’lerde toplumu saran sürecin yeni ruhunu, bireyciliğin, piyasa fetişizminin insan davranışlarına egemen olan acımasız yüzünü görüyor. Ama yılmıyor.
Çünkü artık yanında Bademlik rampasını tırmanırken el arabasının bir köşesinde var gücüyle arabayı ittiren en büyük destekçisi, biricik aşkı Ayfer’i var…
DEVAMI SİYASETEN GELİR!..
Bugün, 68 kuşağından ve 78’lilerden “yitik kuşak” diye söz edildiği olur.
Elbette bu dönemlerin gençleri çok hırpalandılar, yola devam ederken azaldılar.
Ama bugün bu topraklarda, toplumsal muhalefet adına ne varsa, büyük ölçüde onların eseridir. Sendikaların, meslek örgütlerinin ve solcu/devrimci partilerin öncü kadrolarını, omurgalarını, yönetimlerini büyük ölçüde hâlâ onlar oluşturuyor. Yeni kuşaklarla buluşuyor; yeni sendikalar, yeni partiler, yeni dernekler kuruyorlar, bıkmadan, yılmadan dergiler çıkarıyor, kitaplar, makaleler yazıyorlar. Her toplumsal eylemde yine en öndeler. Ali Haydar Çelik de bunlardan biri…
Bir çırpıda okuyacağınız bu kitap sizde hoş bir duygu bırakacak, ilginç Eskişehir anılarınızı canlandıracak. Belli ki devamı da gelecek, gelmeli….
Söyleşi ve tanıtıma hem kırsaldan hem de kent içinden yüzlerce insan katıldı. Yakından gözlediğim kadar, Ali Haydar Çelik’e gösterilen ilgi ve sevgi seli sadece, bir kitaba gösterilen ilgiden ibaret değildi.
Bu sevgi ve ilgi önümüzdeki yıllarda Ali Haydar Çelik’i belediye meclis üyeliğinden çok daha başka noktalara taşıyabilir. Bunu da bir kenara yazın…
