Güney Kore merkezli Project Moon’un geliştirdiği Limbus Company, ilk bakışta sıradan bir mobil oyun gibi görünse de içine daldığınızda bambaşka bir deneyim sunduğunu fark ediyorsunuz.
Distopik bir atmosfer, çarpıcı görsellik ve katman katman açılan hikâyeler… Bu oyunda her şey bir bulmacayı andırıyor: Hem oynanış sistemi hem de karakterlerin ruh halleri.
Project Moon, daha önce Lobotomy Corporation ve Library of Ruina gibi yapımlarla zaten kendine özgü bir evren inşa etmişti. Limbus Company, bu evrenin devamı niteliğinde, hatta belki de en erişilebilir kapısı. Ancak “erişilebilir” derken kolay bir yolculuktan söz etmiyorum. Çünkü oyunun dünyası, umutsuzluk ve kaos üzerine kurulu. Her karakterin geçmişinde kanayan bir yara, karanlık bir hikâye var. Oyuncu olarak siz, bu yolculukta onların yükünü sırtlanıyorsunuz.
Limbus Company’nin savaş sistemi, tipik sıra tabanlı RPG’lerden farklı. Karakterlerinizin kimlik kartları, onların geçmişlerinden türeyen farklı kimlikleri temsil ediyor. Bu kimlikleri doğru kombinlediğinizde zincirleme saldırılar, sinerjiler ve patlamalı hasarlar ortaya çıkıyor. Oyun, kağıt üstünde karmaşık görünebilir; ancak bir süre sonra o karmaşanın aslında ritmik bir düzene dönüştüğünü fark ediyorsunuz. Bu düzen, oyuna bağımlılık yaratan bir akış katıyor.
Oyunun belki de en güçlü yanı, görsel atmosferi ve anlatım tarzı. Anime estetiğini gotik bir dokuyla harmanlayan tasarımlar, hikâyeyi yalnızca okumak değil hissetmek için de bir araç. Diyaloglardaki keskin mizah, umutsuzlukla harmanlanan karakter etkileşimleri, adeta kara bir şiir gibi işliyor.
Limbus Company, herkese hitap eden bir oyun değil. Basit eğlence arayanları çabucak kaybedebilir. Ancak sabırlı olan, hikâyeye kafa yoran ve taktiksel zekâsını kullanmayı seven oyuncular için eşsiz bir deneyim sunuyor. Oyunun zorluğu, aslında onun güzelliği. Bazen kaybetmek, yeniden denemek ve bu sırada karakterlerin geçmişlerini biraz daha öğrenmek, ilerleyişin en değerli parçası haline geliyor.
Limbus Company, bir oyundan çok daha fazlası: İnsan ruhunun karanlık köşelerine yapılmış bir keşif gezisi. Bazen rahatsız edici, bazen büyüleyici, çoğu zaman da kafa karıştırıcı… Ama kesin olan bir şey var: Bir kere içine girdiğinizde, bu şirketten öyle kolay kolay ayrılmak istemiyorsunuz.