Her yıl Eylül ayının son haftası, Avrupa'nın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de renkli etkinliklere sahne oluyor.
Caddeler arabaların gürültüsünden uzaklaşıp çocukların kahkahasıyla, bisikletlerin tekerlek sesleriyle doluyor. Peki, bu coşkunun ve farkındalığın merkezindeki Avrupa Hareketlilik Haftası tam olarak nedir ve bize ne anlatır?
Arabaların Değil, İnsanların Şehri
Avrupa Hareketlilik Haftası, ilk olarak 2002 yılında Fransa’da “Arabasız Gün” olarak kutlanmaya başlandı. Zaman içinde Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle büyüyerek, bugün dünya çapında binlerce kentin katıldığı küresel bir harekete dönüştü. Temel amacı, kent içi ulaşımda sürdürülebilir, çevre dostu ve sağlıklı seçenekleri teşvik etmek. Yürümenin, bisiklet sürmenin ve toplu taşımanın bir lüks değil, modern kent yaşamının olmazsa olmazı olduğunu hatırlatmak.
Neden Önemli?
Haftanın önemi, yalnızca sembolik bir kutlamadan ibaret olmamasında yatıyor. Zira iklim krizi, hava kirliliği, trafik çıkmazı ve hareketsiz yaşamın yol açtığı sağlık sorunları, hepimizin kapısını çalan gerçekler.
Avrupa Hareketlilik Haftası, tüm bu sorunlara dikkat çekerek bireysel tercihlerimizle aslında nasıl bir fark yaratabileceğimizi gösteriyor. Bir gün bile araba kullanmayarak veya toplu taşımayı tercih ederek karbon ayak izimizi azaltabileceğimizi, trafiği hafifletebileceğimizi ve kent yaşamının stresini azaltabileceğimizi deneyimlememizi sağlıyor.
Türkiye’de Nasıl?
Türkiye’de bu hafta, Türkiye Belediyeler Birliği’nin koordinatörlüğünde geniş bir katılımla kutlanıyor. İstanbul’dan İzmir’e, Ankara’dan küçük ilçelere kadar pek çok belediye; bisiklet turları, yürüyüş organizasyonları, otomobilsiz caddeler, seminerler ve çocuklara yönelik trafik eğitimleri düzenliyor. Özellikle Eskişehir gibi örnekler, bu haftanın ruhunu yıl boyunca hissettiren başarılı modeller sunuyor.
Eskişehir, yaygın bisiklet yolları, modern tramvay ağı ve yaya öncelikli düzenlemeleriyle sürdürülebilir ulaşım konusunda ülkemizdeki diğer şehirlere ilham veriyor. Ancak asıl önemli olan, bu etkinliklerin yalnızca birer “festival” havasında geçmemesi. Kalıcı projelere dönüşmesi: Daha çok bisiklet yolu, daha erişilebilir toplu taşıma, daha geniş yaya alanları…

Son Söz:
Avrupa Hareketlilik Haftası’nın en anlamlı mesajı, “Bir hafta ile sınırlı kalmayın” çağrısıdır. Bu hafta, bir başlangıç olmalı; alışkanlıklarımızı gözden geçirmek, kent yöneticilerine sorumluluklarını hatırlatmak ve daha yaşanabilir bir dünya için adım atmak için bir fırsat. Unutmayalım: Kentlerimiz, arabalar için değil, insanlar içindir. Nefes alabildiğimiz, yürüyebildiğimiz, sosyalleşebildiğimiz mekânlar olmalıdır.
Gelin, bu haftayı hem kendimiz, hem de gelecek nesiller için bir dönüşümün ilk adımı yapalım.
***

***
GÜLMECE
Fil neden bisiklete binemez?
Zili çalacak bir baş parmağı olmadığı için.
***
