Geçtiğimiz günlerde TBMM’de oy çokluğuyla bir kanun kabul edildi. Kamuoyunda fazla ilgi çekmedi, ama yine de önemini teslim etmekte fayda var.

En azından kanunun ismini duyurmak yerinde olur: 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu. Yani devletin 2024 yılı için hesaplanan gelir ve giderlerinin bağlı olacağı usul ve esaslar!

            Nedendir bilinmez ama bütçe meselesi, Türkiye’de günbegün sıradanlaşıyor ve tamamıyla önemsizleşiyor. Oysa parlamento (TBMM), harcanan paraların millet adına denetlenmesi ve hatalı işlemlerin sorgulanması açısından büyük bir role sahip. Aslında bu görev, parlamentonun varlık sebebi. Ancak maalesef bütçe konusu, ülke gündeminin önem sıralamasında yer bulmakta dahi zorlanıyor. 2024 yılı için öngörülen devlet giderlerinin, gelirlerden 2 trilyon 651 milyar fazla olması dahi yeteri kadar dikkat çekmiyor.

Oysa Bütçe Hakkı Demokrasinin Temeli!

Bütçe hakkı, demokrasinin en temel yapı taşlarından birisi. Bütçe, hükümetin gelir ve giderlerini belirleyen, dolayısıyla devletin ekonomik ve sosyal politikalarının şekillendiği en önemli belge. Parlamento, bütçe üzerindeki denetim yetkisiyle hükümetin hesap verilebilirliğini sağlıyor ve milletin demokratik hakkını kullanmasına aracılık ediyor.

Parlamentonun yerine getirdiği işlev, merkezi hükümetin yurttaşlardan topladığı vergilerin nereye harcandığını denetlemek, diğer bir ifadeyle merkezi idarenin vatandaşa hesap vermesini sağlamak. Ancak uygulamada bu işlevin yerine getirilmesi oldukça güç. Bunun en temel nedeni ise kuşkusuz parlamentonun işlevsizleştirilmesi!

Bütçe görüşmelerinde konuşulan konulara bakıldığında, kamu maliyesinin (yani devlet ekonomisinin) hak ettiği payı alamadığı görülüyor. Milletin bütçe hakkını kullanmasının temel aygıtı olan TBMM, siyasi kutuplaşmaların yarattığı suni tartışmalar nedeniyle bu işlevi yerine getirmekte zorlanıyor. Oysa kendisinin varlık sebebi, milletin bütçe hakkına erişimi!

Bütçe Hakkı Nereden Geliyor?

İnsanların bir arada yaşamaya başladıkları ilk günlerden beri toplumsal ihtiyaçlar arasında önemli yeri bulunan bir konu var: güven duygusu. Güveni sağlayan unsur ise hesap verilebilir davranışlarda bulunma! Bu gereklilik, ait olunan gruba veya topluma karşı sorumluluktan kaynaklanıyor.

Toplum içerisinde yönetici durumda olan kişilerin sorumluluk sahibi yapılarak denetime tabi tutulması tarih boyunca farklı biçimlerde kendisini göstermiştir. Ancak bugünkü anlamda bütçe hakkının gelişiminde önemli bir tarihsel belge İngiltere’de 1215 yılında imzalanan Magna Carta Libertatum’dur.

Devletin topladığı ağır vergiler karşısında Kral John’un keyfi harcamaları, askeri başarısızlıklarla birleşince, “soylu” olarak tanımlanan sınıfın hoşnutsuzlukları artmıştır. Bu hoşnutsuzluk karşısında Kral John, Ortaçağ Avrupası’nın feodal sisteminde belirleyici bir belge olan Magna Carta’yı imzalamak durumunda kalmıştır.

Magna Carta, özü itibariyle vergi toplama ve harcamalar konusunda kralın yetkisinin sınırlandırmasını içeriyor. Bunun yanında ise keyfi tutuklamalara karşı adil yargılama gibi ilkelerin temelinde de bu belge yer alıyor.

Aradan geçen uzun bir tarihin ardından 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimi ve aynı döneme rastlayan İngiliz Sanayi Devrimi ise bugün yaşadığımız dönemin siyasal ve ekonomik sistemini belirliyor. Bu devrimler sonucunda ulus devletler kurulup anayasalar yazılıyor. Toplumu bir arada tutan değerler, bu iki tarihsel gelişmenin ışığında belirleniyor.

Fransız Devrimi’nin somut sonuçlarından birisi de parlamenter sistemler. Parlamenter sistemin işlevi ise yürütme organının her türlü faaliyetlerinin denetlenmesi ve idarenin uyması gereken kuralların belirlenmesi. Türkiye’de bugün Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi nedeniyle parlementer rejimden uzaklaşıldı, ancak yine de bütçe hakkının kullanımında parlamento sorumlu durumda. Bu işlevin ne denli yerine getirilebildiği ise tartışmaya açık!

Bütçeler Denk, Yeni Yılınız Kutlu Olsun!

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutladığımız 2023’ün sonuna geldik. Büyük bir heyecanla başladığımız yıl, depremin ve savaşın acı sonuçlarıyla devam etti. Son günlerde yaşanan terör saldırısı nedeniyle aldığımız şehit haberleri canımızı yeniden yaktı.

Ekonomik, sosyal ve politik sorunlar ise kronik bir hâl aldı…

Yaşanan tüm acıların kaynağında yok edilmesi ve bütçelerin denk olması temennisiyle herkesin yeni yılını kutluyor; sağlık, mutluluk ve huzur dolu yıllar diliyorum.