“Bir bilge doğduğunda dünya yeniden doğar; bir bilge öldüğünde dünya karanlığa gömülür.”
23 Eylül 2025’te bu sözün derin anlamını bir kez daha hissettik. Dünyanın dört bir yanında kentleri doğayla yeniden buluşturan, iklim krizi çağında insanlığa yeni bir yol gösteren vizyoner peyzaj mimarı Kongjian Yu’yu kaybettik. Onun vefatı, yalnızca Çin için değil, bütün dünya için bir kayıp çünkü Yu, peyzaj mimarlığını bir sanat ya da bir meslekten öte, bir hayatta kalma stratejisi olarak görmemiz gerektiğini öğreten bir bilgeydi.
Pekin Üniversitesi profesörü ve Turenscape’in kurucusu olan Kongjian Yu, “sünger şehir” (sponge city) kavramını dünyaya tanıtarak şehirlerimizin suyla ilişkisini kökten değiştirdi. Yu’nun yaklaşımı, yağmur suyunu mümkün olduğunca yerinde tutan, depolayan, filtreleyen ve toprağa geri kazandıran geçirgen bir kentsel ekoloji önerir. Bu fikir, Çin’in ulusal politikalarına yön verdiği gibi, ABD’den Brezilya’ya kadar birçok ülkede ilham kaynağı oldu.
Yu, yalnızca projeleriyle değil, eğitmen kimliğiyle de bir öncüydü. Pek çok nesle peyzaj mimarlığını “hayatta kalma sanatı” olarak görmeleri gerektiğini öğretti; kentlerin doğaya karşı değil, doğayla birlikte tasarlanması gerektiğini savundu. Bu yaklaşımı, sele dayanıklı altyapılardan biyolojik çeşitliliği koruyan parklara, insan refahını artıran kamusal mekânlara kadar uzanan kapsamlı bir vizyondu.
Yu’nun tasarım pratiği ve akademik çalışmaları uluslararası alanda pek çok saygın ödülle onurlandırıldı: IFLA Sir Geoffrey Jellicoe Ödülü, Cooper Hewitt Ulusal Tasarım Ödülü ve Cornelia Hahn Oberlander Uluslararası Peyzaj Mimarlığı Ödülü bunlardan sadece birkaçı. Turenscape projeleri, Amerikan Peyzaj Mimarları Derneği (ASLA) tarafından çok sayıda ödüle layık görüldü.
2019’da San Francisco’daki ASLA Konferansı’nda yaptığı açılış konuşması hâlâ hafızalarda. Onu dinleyen herkes, karmaşık ekolojik sorunları nasıl basit, anlaşılır ve umut verici bir şekilde anlattığını, gülümsemesinin bir salonu nasıl aydınlattığını hatırlıyor. ASLA Başkanı Kona Gray’in anma mesajındaki sözleri bu etkiyi özetler nitelikte:
“Kongjian bir meslektaş ve arkadaştı. Bu ayın başlarında bir panelde birlikte konuştuk, birkaç güzel kahkaha attık. Gülümsemesi bir odayı aydınlatır, sözleri karmaşık gerçekleri insani bir boyuta indirirdi. Dünyaya dayanıklılığın güzel olabileceğini ve suyla arkadaş olabileceğimizi gösterdi.”
Pantanal’da Trajik Bir Kayıp
Guardian’ın haberine göre Yu, Brezilya’nın Pantanal bölgesine, Fazenda Barra Mansa’ya doğru yola çıkmıştı. Pantanal, dünyanın en büyük tropikal sulak alanı, yüzlerce kuş, balık ve memeli türüne ev sahipliği yapan eşsiz bir ekosistem. Ne yazık ki Yu’nun uçağı iniş sırasında irtifa kaybedip yere çarptı ve kazada dört kişi hayatını kaybetti.
Yu’nun Brezilya seyahati, başkent Brasília’da düzenlenen ve kentin 65. kuruluş yıl dönümünü kutlayan bir konferansta yaptığı konuşmanın ardından gerçekleşmişti. “Kentler suyu tutmalı, yavaşlatmalı, kucaklamalıdır” diyerek bir kez daha kendi felsefesini vurgulamıştı. Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, yayımladığı taziye mesajında şöyle dedi:
“İklim değişikliğinin damgasını vurduğu bu çağda, Kongjian Yu sünger şehirler konusunda küresel bir referans haline geldi. Yaşam kalitesini çevre koruma ile birleştiren bu yaklaşım, geleceğimiz için ihtiyaç duyduğumuz şeydir.”
Bugün ben de bir dünya dolusu bilgelik, vizyon ve umut sönmüş gibi hissediyorum. Ama Kongjian Yu’nun mirası, yalnızca kitaplarda veya ödüllerde değil; insanları iyileştiren, koruyan ve bir araya getiren peyzajlarda yaşıyor. Onun ışığı, gelecekte doğayla dost, şefkatli ve dirençli şehirler düşleyen herkese yol göstermeye devam edecek.
Kongjian Yu’nun ardından bize düşen, onun modellediği o sessiz özgüvenle, açık ellerle ve açık kalplerle doğayla barışık kentler yaratmaya devam etmektir. Onu ne yazık ki kaybettik. Bizim görevimiz, Kongjian’ın ışığını yaşatmak.
Sünger Şehirlerden Öğrenmek: EPD-NET ve Doğa Tabanlı Dirençli Gelecek
Kongjian Yu’nun “sünger şehir” yaklaşımı, yalnızca Çin’in değil tüm dünyanın iklim krizine karşı verdiği mücadelenin en parlak örneklerinden biridir. O, kentlerin betona ve asfaltla kaplanmış yüzeyler olmaktan çıkıp yağmur suyunu tutabilen, yavaşlatabilen ve toprağa geri kazandırabilen ekosistemler olarak yeniden tasarlanabileceğini gösterdi. Bu yaklaşım, sel felaketlerinin önlenmesinden biyolojik çeşitliliğin korunmasına, hava kalitesinin iyileştirilmesinden sosyal adaletin güçlenmesine kadar geniş bir etki yelpazesine sahiptir.
Eskişehir Teknik Üniversitesi koordinatörlüğünde, 11 ülkeden 30 ortağa sahip yürütücüsü olduğum EPD-NET – Ecological Planning and Design Learning Network and an Adaptive Smart Training Module for Disaster-Resilient and Sustainable Cities projesi ( www.epd-net.org ), tam da bu vizyonu Avrupa ve komşu ülkelerde hayata geçirmek için kurgulandı. EPD-NET’in amacı, şehirlerin afetlere dayanıklılığını ve sürdürülebilirliğini artırmak için doğa tabanlı çözümleri (Nature-Based Solutions, NBS) planlama ve tasarım süreçlerine entegre edecek bir eğitim ve iş birliği ağı kurmaktır.
Yu’nun yaklaşımı bize iki kritik ders bırakıyor: Bunlardan ilki altyapı doğayla uyumlu olmalı… EPD-NET’in geliştirdiği öğrenme modüllerinde, yağmur bahçeleri, geçirgen yüzeyler, yeşil çatılar, sel ovası restorasyonları gibi çözümler sistematik bir şekilde öğretiliyor. Bu çözümler, kentlerin yalnızca suyu yönetmesini değil, aynı zamanda sosyal eşitlik, kamusal mekân kalitesi ve halk sağlığına katkıda bulunmasını da hedefliyor. İkincisi; toplum ve karar vericilerle ortak tasarım yapılmalı… Kongjian Yu’nun projeleri yalnızca mühendislik çözümleri değildi; onlar toplumsal projelerdi. EPD-NET de bu nedenle belediyeler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve vatandaşları sürecin aktif aktörleri haline getiren kapsayıcı bir model benimsiyor.
EPD-NET kapsamında geliştirdiğimiz EPD-Assist dijital modülü, kentsel risk haritalarını, ekolojik hassasiyet analizlerini ve doğa tabanlı çözüm senaryolarını bir araya getiren akıllı bir karar destek sistemi sunacak. Bu modül, bir kentin nerelerde suyu tutabileceğini, nerelerde geçirgen yüzeylerin artırılması gerektiğini, nerelerde riskli yapılaşmanın taşınması gerektiğini haritalar üzerinden görselleştirecek.
Kongjian Yu’nun mirası bu noktada çok önemli: O, bize bu tür araçların yalnızca teknik değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşüm aracı olduğunu öğretti. Bir kentin “sünger” gibi davranması için yalnızca mühendislik müdahaleleri değil, aynı zamanda halkın suyla olan ilişkisinin de değişmesi gerekir. Biz de EPD-NET’te bu kültürel dönüşümü destekleyen eğitimler, atölyeler ve politika önerileri geliştiriyoruz.
Afet Direncinden Şefkatli Şehirlere
6 Şubat 2023 depremlerinin acısını hâlâ derinden hisseden bir akademisyen olarak biliyorum ki, kentlerimizi yalnızca depreme değil, aynı zamanda sel, kuraklık, sıcak hava dalgaları ve yangınlara karşı da dirençli kılmak zorundayız. Kongjian Yu’nun felsefesi, afet riskini azaltmayı kentin güzelleşmesi ve yaşanabilirliğinin artmasıyla birlikte ele alan nadir yaklaşımlardan biridir.
EPD-NET bu nedenle yalnızca mühendislik, mekânsal tasarım ve mekânsal planlama alanında değil, aynı zamanda sanat, tasarım ve toplumsal katılım alanlarında da üretim yapıyor. Yeni Avrupa Bauhaus (NEB) girişimi ile uyumlu olarak, estetik, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılığı bir araya getiren bir şehir vizyonu öneriyoruz. Kongjian Yu’nun da dediği gibi:
“Güzel kentler, doğayla kavga eden değil, doğayı kucaklayan kentlerdir.”
Kongjian Yu’nun vefatı, bizlere zamanın daraldığını hatırlatıyor. İklim değişikliği, su krizi, biyoçeşitlilik kaybı gibi küresel tehditler kapımızda. Ama aynı zamanda elimizde bir yol haritası var: sünger şehirler ve doğa tabanlı çözümler. EPD-NET bu yol haritasını Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar pek çok coğrafyada hayata geçirmek için bir ağ oluşturuyor.
Benim için bu yazı bir anma metninden çok bir eylem çağrısıdır. Kongjian Yu’nun ışığı sönmüş olabilir ama bizler onun ışığını çoğaltabiliriz. Eğer her şehir, her üniversite, her belediye ve her vatandaş birer “sünger şehir elçisi” olursa, geleceğin kentlerini yeniden doğurabiliriz.
Çünkü bir bilge öldüğünde dünya karanlığa gömülür; ama bir bilgenin öğretileriyle hareket eden milyonlarca insan, o dünyayı yeniden doğurabilir.