Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği'ni değiştirdi. Buna göre, artık köylerde öğrenci sayısına bakılmaksızın ilkokul açılabilecek. Köylerimizin yeniden okullara kavuşması için alınan bu karar oldukça sevindirici. Ancak son yirmi yıldır izlenen eğitim politikalarına ve eğitimin mevcut durumuna bakıldığında bu yönetmelik değişikliğinin uygulanabilirliği konusunda ciddi tereddütler var.
BU OKULLAR NEDEN KAPATILDI?
1923'te Cumhuriyet kurulurken Türkiye nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. Uzun yıllar kaderine terk edilen Anadolu köylüsüne Cumhuriyet sahip çıktı. Cumhuriyetin kurucu kadroları çok zor koşullarda okulsuz binlerce köye okul ve öğretmen götürdü. Ancak, 2. Paylaşım Savaşı sonrası ortaya çıkan yeni dünya düzeninde tutunabilme kaygıları ve devamında 'Türkiye'yi Küçük Amerika yapacağız(!)' diyerek sürdürülen bağımlı, tavizkar politikalarla kapatılan Köy Enstitüleri'nin ardından, sıranın köy okullarına kadar ulaşması doğrusu bizim kuşak için çok fazla şaşırtıcı olmadı.
YANLIŞ EĞİTİM POLİTİKALARI…
Köy okulları ilk kez 1989'da terör belası yüzünden kapatılmaya başlandı. Ancak,1997 yılından bu yana kapatılmalar yaygınlaştırıldı. Özellikle 2000'li yılların başından itibaren mevcut iktidar sözde 'Devletin eğitim yükünü hafifletmek' adına bu gün 'iflas etmiş' bir eğitim izlemi belirledi. Bu izlemin önemli ayaklarından birini özel okulların desteklenmesi, diğerini ise köy okullarının kapatılması oluşturdu.
2002-2003 öğretim yılında köylerde 6 bin 388 okul öncesi, 25 bin 258 ilköğretim, 755 ortaöğretim kurumu vardı. Bu yıllarda 13 milyon 686 bin 616 olan toplam öğrenci sayısının 3 milyon 275 bin 458'i (% 23,9) köylerde bulunmaktaydı.
2020-2021 öğretim yılında ise köylerde 3 bin 897 okul öncesi, 5 bin 363 ilkokul, 2 bin 672 ortaokul, 226 lise, toplamda ise 12 bin 158 okul bulunuyor. 2002'den günümüze 20 bin 243 köy okulu kapatıldı.
Günümüzde toplam öğrenci sayısının ancak %3,44'ü köylerde kaldı, öğrenci sayısı 622 bin 795'e düştü.
BİLGİSİZLİK ARTTI, ÜRETİM AZALDI…
Köy okulları ve öğretmenlerin köydeki varlığı sadece okuma yazma eğitimini sağlayan unsurlar olarak düşünülmemelidir. Öğretmen köyün sosyal yapısını güçlendiren, akıl ve bilimin öncülüğünde yaşama dair yeni bakış açıları oluşturan bir rol modeldir.
Köy okulları yurttaşları köye bağlayan sosyal gelişimin vazgeçilmez parçasıdır. Köylerde okulların kapatılmasından sonra köyler boşalmaya başladı.
Bir zamanlar Cumhuriyetin sahiplendiği köy çocuklarının yaşama umutla bakmasını sağlayan okul binaları harabe halinde samanlık, depo, hayvan barınağı oldu. Köylerimiz bilgisizliğe terk edildi. Köylerde yaşayan çocuklar birçok yönü ile sorunlu olan taşımalı eğitime mecbur bırakıldı.
Genel olarak iddia edilenin aksine okullar, köylerde nüfus azaldığı için kapatılmadı; okullar kapatıldığı için köy nüfusu azaldı; tarım ve hayvancılık bu yüzden sekteye uğradı.
HANGİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?
Köy okullarının yeniden açılabilmesi için kağıt üzerinde 'göstermelik' yönetmelik değişikliği yapmak tek başına yeterli değildir.
MEB, geçtiğimiz beş ay içinde 183 okul yapımını kapsayan toplam 114 ihaleyi maliyet artışlarını gerekçe göstererek iptal etmiş; öğrenciler bu yüzden fiziki alt yapısı yetersiz, kalabalık sınıflarda öğrenim görmek zorunda kalmıştır.
Mevcut koşullara bakıldığında, MEB'in yıllardır kapalı kalan ve büyük bölümü çürüyen, harabeye dönüşen köy okullarının 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazır hale getirilmesi için nasıl bir planlama yaptığı ve bütçeden ne kadar kaynak ayırdığı konusunda hiçbir somut bilgi bulunmamaktadır. Bu belirsizlik iktidarın köy okullarının açılması konusunda yeterince kararlı ve içten olmadığına dair kaygıları artırmaktadır.
Bir kez daha anımsatmak isterim ki; köy okullarının açılması 'iktidarda kalmak için bocalayan siyasetçilerin' seçim izlemine konu olamayacak kadar önemli bir konudur…