Yaklaşan seçimler öncesinde Cumhur İttifakının adayı konusunda hiçbir problem ve belirsizlik yaşanmadı.Aday başından beri belli ve tek bir çatlak ses dahi çıkmıyor ittifak içinde.

Ama Millet İttifakında aday konusunda belirsizlik var ve ayrıcaüzerinde anlaştıkları temel politikalar da net değil. Kimin aday olacağını kendileri de dahil kimse bilmiyor. Hangi temel noktalarda ittifak yaptıkları da belirsiz. Belli olan bir şey var o da Erdoğan'ı devirmek. Peki ya sonra ? Onu kimse bilmiyor….
Sadece Millet İttifakının bileşenleri arasında değil CHP içinde de aday konusunda görüş ayrılıkları var. Gerek CHP seçmenlerinin çoğunluğu gerekse CHP ye yakın basın yayın kuruluşlarının çoğunluğu İmamoğlu'nun adaylığını ön plana çıkartırken, Genel Başkan Kılıçdaroğlu belediye başkanlarının adaylığına sıcak bakmadığını söylemekle yetinmeyipkendi adaylığını tartışmaya açmış ve hatta zımnen ilan etmiş durumda.
Millet İttifakının adayının kim olacağı hususu sadece ittifak bileşenlerinin değil Türkiye'yi yakından izleyen bir çok ülkenin de ilgilendiği ve hatta açık açık müdahil olduğu bir konu.
Hatay'ın CHP'li belediye başkanı Lütfü Savaş; 'Cumhurbaşkanı adayı sadece başarı ve birikimle olmuyor. Ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı yapacaklar' demişti.
Başkanlık seçimlerinden önce ABD Başkanı Bıden ne demişti peki ;
'Bence ona (Erdoğan'a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Parlamento'ya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için... Bu iş bir süre iyi gidiyordu.
Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hala var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile... Partisi, İstanbul'dan dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz.
Yapacağım en son şey, ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu. Kesinlikle en son şey. Ve onlara Kürtlerle ilgili olarak birkaç görüşmem oldu. O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı.'
Bıden seçimi kazandıktan sonra Türkiye ile olan ilişkiler de sık sık gerginlikler yaşandı. Türkiye geri adım atmadı ABD ise Türkiye'yi sıkıştırmak için farklı enstrümanlar kullandı. Ama Erdoğan Türkiye'sinin ABD ve batılı müttefiklerinin bölgesel ve küresel politikalarına uygun olmadığı ve ne pahasına olursa olsun Erdoğan'ı iktidardan uzaklaştırmak gerektiği konusunda hem Bıden hem de diğer müttefikleri hem fikir.
ABD'nin bu konu ile ilgili attığı adımlardan birisi de Türkiye'ye atadığı yeni büyükelçi. Yeni büyükelçi JeffBlake diğerlerinden farklı. Genelde büyükelçiler diplomatlardan seçilir ve gittikleri ülkenin iç işlerine de müdahale etmezler. Ama yeni atanan büyükelçi diplomat değil siyasetçi…
Cumhuriyetçi olmasına rağmen 2020 başkanlık seçiminde Demokrat Partili Biden'ı destekleyen Flake, 2013-2019'da ABD Senatosunda Arizona eyaleti senatörü olarak görev yapmış, 2001-2013'te de Temsilciler Meclisi üyeliği görevinde bulunmuştu.
Özellikle diplomat değil siyasi kimliği olan birini atamanın da bir amacı vardı tabii ki. Yeni elçi gelir gelmez ayağının tozu ile görev yeri olan başkentten İstanbul'a giderek İmamoğlu ile görüştü.
Sadece ABD büyükelçisi değil İngiltere Büyükelçisi de yoğun kar yağışı sonucu yolların kapandığı ve insanların mahsur kaldığı o gece bir balık restoranında İmamoğlu ile görüştü.
Ne görüştükleri veya görüşmenin doğru veya yanlış olmasını tartışmıyorum.
Önemli olan peş peşe yapılan ziyaretler ve verilen mesajdı .Neydi peki bu mesaj ve kimlere yönelik bir mesaj verilmek istendi.
Hatay belediye başkanının ve Bıden'ın sözlerini bir araya getirdiğinizde büyük resmi ve verilmek istenen mesajı anlayabilirsiniz. Peki bu mesajın adresi neresiydi derseniz tabii ki adaylık tartışmalarının yaşandığı Millet İttifakı ve özellikle de CHP genel merkezine verilen bir mesajdı bu.
Her ne kadar Kılıçdaroğlu belediye başkanlarının görevlerine devam etmeleri ve aday olmalarına sıcak bakmadığını söylese de küresel güçler yaptıkları bu ziyaret ile CHP ye bir mesaj vermek istedi. Bizim destekleyeceğimiz isim ;'İmamoğlu'
Verilen bu mesajı kim ne kadar anladı veya anlasa bile İmamoğlu'nun adaylığını kabul ederlermi ilerleyen süreçte göreceğiz.Ama Kılıçdaroğlu'nun son zamanlarda sanki adaymış gibi yaptığı çıkışlar ve seçim vaatlerine bakılırsa CHP içinde adaylık konusunda ayrışmalar olacağı anlaşılıyor.Kaldı ki CHP kendi adayını belirse dahi bu sefer de diğer ortakların da bunu kabul etmesi gerekiyor.Kılıçdaroğlu'nun son zamanlarda tek başına adaymış ve ülkeyi yine kendisi yönetecekmiş gibi bazı vaatlerde bulunmasına İyi Parti'den eleştiri gelmişti yakın zamanda.
Şimdi İttifak bileşenlerine egosu yüksek bir siyasetçi olan Davutoğlu'da katılıyor.Masada kimin nasıl oturacağının dahi tartışıldığı bu ittifakta liderlerin hangi konularda nasıl anlaştıklarını da kimse anlamış değil. Davutoğlu daha ittifaka dahil olmadan ittifakın isminin değiştirilmesi konusu gündeme geldi. Üç liderinbir araya geldiği toplantıda yuvarlak masa bulunarak masa oturma düzenindeki engel aşıldı belki de.. Ama bu kadar basit bir mesele bile hem partililer arasında hem de basında tartışma konusu oluyorsa eğer diğer önemli konularda nasıl anlaşma sağlanacak…
Erdoğan'ın seçimlere girmeyeceğini, hatta siyaseti tamamen bırakacağını düşünün ve sonra Milet İttifakının bileşenlerine bir bakın; hangi ortak paydada ve temel politikalarda bir araya geldiler ve hep birlikte ülkeyi hangi partinin politikalarıyla ve üstelik aralarında ihtilafa düşmeden yönetebilecekler …