Her yıl aynı problem artarak devam ediyor.
İklim krizi kapıda demiyorum, halihazırda krizi yaşıyoruz, hava olması gerekenden çok sıcak.
İnsanlarımız duyarsız ve duygusuz, yapılan hiçbir uyarıya itibar etmiyorlar.
Devleti yöneten AK Parti iktidarı, tüm ikazlara kulağını kapatmış, olan her şeyi Allah’a havale ediyor.
Bunlarla beraber beklenen hazin son yaşanıyor: Ciğerlerimizi kurutan orman felaketleri!
★
Ülkemiz yangın yeri.
Her bir köşesinde devasa yangınlar çıkıyor.
Ve yangınlar sırasında görüyoruz ki: Yangın öncesinde yeterli önlem alınmamış, yangın sırasında da yeterli müdahale yapılamıyor!
★
Yanı başımızdaki Seyitgazi yangınını değerlendirelim.
Nereden bakarsak bakalım çaresizlik, dram, gözyaşı!
Önlem yok, tedbir yok, sonrasında imkân yok!
Almanya’nın kıskandığı (!) ülkemiz ne insanına ne hayvanına ne de ağacına sahip çıkabildi!
★
Bakın, uzmanlar yıllardır bas bas bağırıyorlar:
Orman adalarında parselasyon çalışması yapmak için daha ne bekliyorsunuz?
★
Yurttaşlar olarak biz de şunu soruyoruz:
Geri zekalıya anlatır gibi anlatan bakana sahip Millî Eğitim Bakanlığı, orman alanlarının korunması anlamında doğumdan mezara insanların bilinçlenmesi için niçin adım atmıyor?
★
Başka bir soru daha:
İklim krizi dünyayı etkisi altına alırken, ülkemizi mahvedecek ‘iklim yasası’ ile ‘maden yasası’ hangi saiklerle çıkarıldı? Orman alanlarında, su alanlarında, zeytinliklerde ve sit alanlarında sorgusuz sualsiz ve denetimsiz işlem yapılabilmesinin önü hangi akıl danesiyle açıldı?
★
Sordukça sorası geliyor insanın:
Orman alanlarında niçin rutin denetimler ve temizlik çalışmaları yapılmıyor? Erken uyarı sistemleri ile kamera sistemleri, İHA’lar ve gözetleme kuleleri neden yaygınlaştırılmıyor? Hangi sebeple dağda taşta ormanda kaçak yollarla define arayanların üzerine gidilmiyor?
★
Şimdi gelelim yangın sonrasına…
Yangını söndürmek için yeterli uçak ve helikopterimiz var mı?
Yok!
Arazöz, buldozer gibi yeterli kara araçlarımız var mı?
Yok!
Deneyimli ve yeter sayıda yangın söndürme ve orman personelimiz var mı?
Yok!
★
O halde aktardıklarımın tümünü değerlendirdiğimizde, ne yangın öncesinde yeterli önlem var ne de yangın sonrasında müdahale edecek yeterli gücümüz var.
Öyle olunca beklenen son karşımıza çıkıyor; ormanlarımız yok oluyor, ormanları yurt edinen canlılarımız cayır cayır yanıyor!
★
Ya insanlarımız?
10 canımız gitti Seyitgazi’de.
5’i orman işçisi, 5’i ise AKUT gönüllüsü.
Devleti yönetenler, yiten canları şehitlikle onurlandırdılar.
Evet, onlar şehitlerimiz; fakat sorumlular yaşamını yitiren insanları şehit ilan ederek işin içinden sıyrılamamalılar!
“Rüzgâr ters döndü de o yüzden yandılar ve öldüler!”
Hayır efendim, itiraz ediyorum! Bu iş o kadar basit değil! Devleti yöneten hükümetin görevi, devlet adına insanı yaşatmaktır.
Bizim insanlarımız pisi pisine can verdiler!
Bunun hesabı sorulmayacak mı?
Jale Nur Süllü’nün ifadesine göre yangına müdahale eden orman işçileri, mevsimlik işçilermiş. Deneyimi olmayan, Konya ve Denizli’den gelen genç çocuklardan bahsediyorum. İsmail Saymaz’ın aktardığına göre de bu çocuklar 37 bin TL maaş alıyorlarmış! Şimdi, böylesine devasa bir yangında yeterli tecrübesi olmayan çocuklar görevlendirilir mi? Hele ki AKUT gönüllüleri. Bunlar gönüllü kardeşim! Devleti yöneten iktidar, bırakın görevli personelini korumayı, sivil yurttaşlarımızı dahi koruyamadı! Onları en son gören, Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi (OBAK) Lideri Ercan Temel oldu. Temel yaptığı açıklamada, “Onlar yukarıda müdahale ediyordu. Biz aşağıdaki bölgede müdahale ediyorduk. Yukarıya doğru kaçmaya çalışmışlar, orada vefat etmişler. Biz yukarıdan gelirken onlar bir aşağıdaki arazözdeydiler. Gidelim dedik, onlar orada müdahale ediyorlardı” dedi. Yani buradan anlaşılıyor ki, OBAK personelini, aldığı kaliteli eğitim, deneyim ve tecrübe kurtarmış! Demek ki, yaşamını yitiren yurttaşlarımız da doğru bir eğitim alsalardı ve deneyim sahibi olsalardı, bugün aramızda olacaklardı. O nedenle diyorum: Şehitlik vererek hiçbir sorumlu bu işten sıyrılamamalı!
★
Öte yandan…
Yaralılara ilk müdahale…
Herkes o acı görüntüleri seyretmiştir…
OBAK ekibi, elinden yaralanan bir orman işçisini yangın alanından kurtarıp güvenli bir alana getiriyor…
Arazözden su veriyor, ıslatıp serinletiyor, rahat nefes alması için canhıraş çaba gösteriyor…
Ama dikkatinizi çekti mi?
İlk müdahaleyi yapacak sağlık ekibi yok!
Dolayısıyla ilk yardım ekipmanı yok, oksijen tüpü yok; kısacası, yeter sayıda personel olmadığı için o sıralar 30 saatin üstünde aralıksız görev yapan işçilere ilk müdahaleyi yapacak ne sağlıkçı ne de ekipman var!
Somali miyiz biz kardeşim!
★
Yani, böylesine rezil bir ortamda, kızılötesi kamera ile yangının olası yöneliminin tespitini sağlayan teknolojiyi ve dron marifetiyle haritalama sistemini istemek abes olur öyle değil mi?
★
Unutmadan!
Kaderine terk edilen orman işçisinin kıyafetlerine dikkat ettiniz mi?
Yanmaz kıyafet giydiklerini hiç zannetmiyorum.
Gaz maskesi taktıklarını da görmedim.
Bu temel unsurlar yoksa, daha başka hangi eksiklerin olduğunu varın siz düşünün.
★
Seyitgazi’miz; ormanlarımız cayır cayır yanıyor.
Hayvanlarımızın çığlıkları göğü deliyor!
Ve insanlarımız…
Değerinin olmadığı bir kez daha anlaşılıyor.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz El Suud eceliyle öldü, iktidar milli yas ilan etti. İbrahim Arslan, ‘şehit olan çocuklarımız için’ milli yas talebinde bulundu, beyefendilerin gıkları çıkmıyor!
Muhtemelen Muhalefet, TBMM’de ‘orman yangınları ve yangınlarda ölümleri araştırma komisyonu’ kurulması teklifinde bulunacak. Teklif, her zaman olduğu gibi AK Parti ve MHP’nin oylarıyla reddedilecek. Hatta belki buna DEM Parti de eklenecek. Zira artık üçlü ortaklar!
★
Ormanlık alanda rüzgâr ters eser,
Mağarada metan gazı birikir,
Otelde yangın söndürme sistemi yoktur,
Tren yolundaki menfezin altı boşalır,
Elektrik kablosunun ucu açıkta kalır;
biz ölürüz, kimse hesap vermez!