Eskişehir'de 100 günü aşkındır Atışkan Yapı'da işçiler grevde. Haklarını alabilmek için Kristal İş'e üye oldular, çoğunluğu da sağladılar fabrikada fakat işveren aylardır toplu iş sözleşmesi masasına oturmamak için işçilerle inatlaşıyor.
Atışkan'ın ardından Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Yasin Çakır Un Fabrikası'nda çalışan işçiler haklarını alabilmek için Gıda İş Sendikası'na üye oldu. Ne olduysa işçiler yasal haklarını kullanıp sendikaya üye olduktan sonra oldu. Pazartesi fabrika önünde toplanan işçiler ve sendika temsilcileri fabrikada yaşananları anlattıkları bir basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından 23 işçi işten atıldı.
Açıklamada Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan, 'Biz patrondan servetini istemiyoruz. Biz emeğimizin karşılığını istiyoruz' dedi. İşveren, sendikanın ve işçilerin bu haklı taleplerini duymak yerine onları işten attı. Sorunu kendi açısından çözdüğünü zannetti.
Önümüz kış, havalar soğuyor. İşçiler nasıl geçinecek, evine nasıl ekmek götürecek diye tartışmak bir kenarda dursun; ben şunu merak ediyorum: Bu ülkedeki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu iş yerlerinde yaşanan haksızlığı neden görmüyor? Atışkan'da da Yasin Çakır'da da çoğunluk sağlanmasına rağmen her iki fabrikanın işverenleri çok rahat bir şekilde toplu iş sözleşmesi için masaya oturmayacağını söyleyebiliyor. İşverenler bu gücü nereden alıyor? Neden bir yetkili çıkıp da bir şey demiyor ya da demek istemiyor. Söz konusu işçilerin hakları olunca yasalar, suya mı yazılmış oluyor?
Birileri işçileri görmezden gelmek istese de uzun zamandır grev yapılmayan Eskişehir'de her iki fabrikada greve çıkan işçilere destek olmak çok önemli. Atışkan'ın önündeki çadırı ziyaret edenler çok olmuştu. Ayrıca belediyeler yemek desteğinde de bulundu. Şimdi sıra Yasin Çakır işçilerinde. İşçiler fabrika önünde bekleyişini sürdürüyor. Çözüm istiyorlar, haklarını istiyorlar. En önemlisi de kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinindesteğini bekliyorlar. Bakalım kimler Yasin Çakır'da işçilerin yanında yer alacak?