Lafı hiç eğip bükmeye gerek yok. İktidar hazırlığı yapan CHP’yi bölmek suretiyle güçten düşürme hedefi içerisinde olanlar, yargı erkini kullanarak akıl almaz ve acımasız yöntemlere başvuruyorlar.

Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve tutuklanmasıyla başlayan süreç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) bürokratlarının ve şirket yöneticilerinin içeri alınmasıyla devam etti.

Bu olayın öncesi ve sonrasında İstanbul’un pek çok ilçe belediye başkanının çeşitli suçlamalarla dört duvar arasına alınması, operasyonların İmamoğlu ve İBB ile sınırlı kalmayacağının ipucunu oluşturdu.

Ve dahi, Adana’nın Ceyhan ve Seyhan belediye başkanlarının gözaltına alınmaları, yurt genelinde başlatılacak bir cadı avının sinyalini verdi.

Öyle ki geçtiğimiz günlerde “sadece İstanbul değil başka illerde de ne yazık ki durum felaket” açıklamasının yapılması, Türkiye genelinde CHP’nin tüm belediyelerinin alarma geçmesine neden oldu.

Bunların yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal yapısını ve iç barışını bozmak adına Özgür Özel’in genel başkan seçildiği 38. Olağan Kurultay ile kayyum tehlikesine karşı yapılan ve Özgür Özel'in bir daha genel başkan seçildiği 21. Olağanüstü Kurultayın iptali isteniyor!

Dün, 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava, 8 Eylül’e ertelendi!

Dün görülen davaya kadar geçen süre zarfında, CHP içerisinde ufak da olsa bir bölünme yaşandığını ifade etmek zorundayım. CHP’nin bazı parti meclisi üyeleri ile bazı milletvekilleri, Özgür Özel ve yönetimini zor durumda bırakmak için ellerinden geleni yaptı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun partiyi yönetmesi gerektiğini ima etti. Bazı aklı evveller de tartışmayı etnik ve mezhepsel kimliğe kadar götürme aymazlığı içerisine girdiler. CHP’yi derdest edip bir kenara atmak isteyenlerin ekmeğine yağ süren bu tipler yüzünden; halkı perişan eden ekonomi konuşulamadı, terör örgütü PKK ile yürütülen süreç tartışılamadı, İran-İsrail savaşının Türkiye’ye etkileri masaya yatırılamadı. Hem iktidar medyasında hem muhalefet medyasında konuşulan tek konu, ‘CHP kurultaylarına ‘mutlak butlan’ gelecek mi gelmeyecek mi’ konusu oldu!

Günün sonunda ise beklenen gelişme yaşanarak dava 8 Eylül’e ertelendi. Yaygın görüş, mahkeme davayı reddedecek. Peki, dava reddedilecekse, karar niçin dün açıklanmadı? Çünkü amaçlanan, açılan yarayı iyice kaşıyıp kanatmak! 8 Eylül’e kadar ayrışmayı iyiden iyiye körüklemek, CHP’yi dağıtmak istiyorlar. Elbette bu süreci, belediyelere yapacakları muhtemel operasyonlarla desteklemeyi planlıyorlar.

O halde CHP’nin tabandan tavana yapması gereken açık:

Provokasyonlar karşısında enseyi karartmadan ve korkmadan, olağan gücüyle direnmek ve hatta sürekli hale getirilen eylemlerle yaptığı atağın şiddetini arttırmak.

Bu tavrı besleyecek anlayış şu: Aydınlık ve insanları refah içerisinde yaşayan bir Türkiye yaratmak için her koşula rağmen birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmek.

UNUTMA

18 Haziran’da stadyumdan ‘Atatürk’ isminin kaldırıldığı açıklandı. Aradan 13 gün geçti. 72 yıl sonra ‘Atatürk’ isminin Eskişehir ve Eskişehirspor’un stadyumundan kaldırılmasını unutma!