14 ve 28 Mayıs 2023 Genel Seçimleri geçer geçmez, iktidarda yer alan partiler 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere odaklanmaya başladı.

. Muhalefet partilerinde ise iç hesaplaşmalar ve değişim tartışmaları yapıldı. Bu süreçte dikkat çeken bir başka husus ise muhalefette yer alan partilerde seçim çalışması yürütüp, genel seçim sonrasında iktidar partileriyle eş zamanlı bir şekilde yerel seçimlere odaklanan bireysel girişimler oldu.

            Eskişehir özelinde konuyu ele alacak olursak kimi kastettiğim belli: 14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde İYİ Parti’den milletvekili seçilen Nebi Hatipoğlu. Hatipoğlu’nun yaz aylarından itibaren Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (EBB) Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e yönelik çıkışları sonunda kendisinin aday gösterilmesi beklendi. Ancak İYİ Parti tarafından EBB Başkan Adayı olarak Melih Aydın gösterildi. Yaşanan süreç, gerek İYİ Parti genelinde gerekse bireysel olarak Hatipoğlu’nun özelinde farklı tartışmalara yol açtı. Sonuç olarak da “İktidar olursa AK Parti’ye geçer misiniz” sorusuna “Tabi ki geçmem. Ne işim var? İki tip siyasetçi var: İş olarak, hizmet olarak yapanlar. Biz siyaseti hizmet olarak yapacağız” cevabını veren Hatipoğlu, 7 Kasım 2023 tarihinde AKP’ye katıldı. Sonrasında da EBB Başkan Adayı gösterildi.

            Parti değişikliğinin ardından tartışmalar alevlenerek devam etti. Bu tartışmaların dayanağı ve nereye varacağı bir başka yazının konusu olabilir. Ayrıca tüm tarafların yaklaşımına hâkim olan birinin konuyu ele alması daha elverişli olacaktır. Ancak bireysel olarak en baştan itibaren dikkatimi çeken bir husus var. Hatipoğlu, EBB’den bu denli şikayetçi olup da neden EBB’yi yöneten partiyle aynı ittifakın içinde seçime girmeyi tercih etti? Dikkatimi çeken bir başka husus da Eskişehir’in hizmet siyasetinde geride kalıp da Bursa, Konya ve Denizli’nin geliştiği izlenimine nasıl ulaştı? Bu izlenime ulaşmak için içerisinde yer aldığı ittifakın seçim kaybetmesi mi gerekiyordu?

            Hatipoğlu, Büyükerşen’e yönelik eleştirilerini dile getirirken özellikle “hizmet” ve “yatırım” söylemlerini sıkça tekrarladı. Eskişehir’de yerine getirilmeyen veya eksik olarak yerine getirilen bir hizmet söz konusu olduğunda elbette eleştiride bulunmak gerekir. Ancak bu eleştirileri dile getirirken, başka şehirleri örnek verdiğiniz noktada o şehirlerde yaşayan yurttaşların belediye hizmetlerinden memnuniyet derecesine hâkim olmanız beklenir.

 

Denizlililer Belediye Hizmetlerinden Memnun mu?

            Denizlililerin belediye hizmetlerinden memnun olup olmadığı, Eskişehir’de dağıtımı olan bir gazetenin konusu hâline nasıl gelebilir? Eğer bir Büyükşehir Belediye Başkan adayı, Denizli’deki belediye hizmetlerini örnek uygulama olarak gösterirse, köşe yazarının Denizli’deki tabloyu anlatması mazur görülür diye düşünüyorum. Öncelikle Eskişehir ve Denizli’nin sosyal yapılarını özet olarak da olsa karşılaştırmakta yarar var.

            Merkezi nüfus açısından Eskişehir, Denizli’nin yaklaşık bir buçuk katı düzeyinde büyüklüğe sahip olup, Denizli’de kırsal ilçeler Eskişehir’in kırsal ilçelerine oranla daha fazla nüfusu içinde barındırıyor. Bu da şehirde tarımsal çözülmenin Eskişehir’dekine oranla daha az yaşanmasından kaynaklanıyor. Bunun en önemli nedeni ise coğrafi koşullar.

Sanayi üretiminde Denizli tekstil gibi emek yoğun sektörlerde yoğunlaşırken; Eskişehir’de uçak ve demiryolu endüstrisi başta olmak üzere ağır sanayi, metal, gıda, cam ve benzeri teknoloji yoğunluklu sektörler gelişmiş durumda. Bu durum işgücünün niteliğine de doğrudan yansıyor. Sonuç olarak da Eskişehir’de sınıf bilinci görece daha yüksek bir sendikalı işçi yoğunluğunun bulunması dikkat çekiyor. Denizli’de yaygın olan tekstil sektörü ise işgücü maliyetlerinin diğer sektörlere oranla daha düşük olduğu bir endüstri niteliği taşıyor. Sendikasız, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmanın yaygın olduğu bu endüstride fason tipi imalat söz konusu.

Hizmetler sektöründe Denizli, özellikle Pamukkale travertenlerinin il sınırlarında yer alması ve turizm merkezlerine yakın olma özellikleriyle öne çıkıyor. Denizli’de deniz bulunmaması ise bir dezavantaj yaratıyor. Diğer yandan Pamukkale Üniversitesi bünyesinde yaklaşık 45 bin öğrenci öğrenim görmeye devam ediyor. Bu durum, kampüsün bulunduğu Kınıklı ve Çamlık bölgelerinde eğlence ve lokanta hizmetlerinin gelişmesini sağlıyor.

Batı Anadolu’da yer alan Eskişehir ise turizm merkezlerine Denizli kadar yakın değil. İstanbul ve Ankara’nın arasında bulunması, Marmara havzasındaki diğer sanayi şehirleriyle coğrafi olarak yakın olması ise bir avantaj. Fakat bu avantaj Eskişehir’in değil, diğer şehirlerin lehine bir avantaj. Nitekim Eskişehir’de 1999 yılından bu yana planlı bir şekilde hayata geçirilen projeler, şehrin tüm Türkiye’den turist çeken bir cazibe merkezi hâline gelmesini sağlamış durumda. Ayrıca yapay da olsa bir plajı bulunuyor.

Bir merkez üniversite niteliği taşıyan Anadolu Üniversitesi, hem şehirdeki hem de komşu kentlerdeki üniversitelerin temelinde yer alıyor. Bugün itibariyle de kentte üç büyük üniversite bulunuyor. Bu durum, kent genelinde eğlence ve lokanta hizmetlerinin diğer şehirlere oranla daha hızlı gelişmesinde rol oynuyor. Ayrıca kurulan açıköğretim sistemi sayesinde de Anadolu Üniversitesi 81 ilde eğitim-öğretim fırsatı sunuyor.

Anadolu’nun her bir yeri kendine özgü birçok zenginliğe ve doğal/yapay güzelliğe sahip. Ancak bizler, bu zenginliklerin ve güzelliklerin değerini bilmeden, salt siyasi hedeflerimiz uğruna yapılanları yok sayamayız. Öte yandan örnek gösterdiğimiz şehirlerde yaşayanların gözünden o şehre bakmıyorsak da bir başka eksiğimiz var demektir. Bu noktada ise belediye hizmetlerinden memnuniyet konusunu ele almak gerekiyor.

Eskişehir’de de Türkiye’nin diğer tüm şehirlerinde olduğu gibi belediye hizmetleri konusunda herkesin bir fikri var. Trafik, toplu taşıma, tramvay, altyapı vs. her konuyla ilgili eleştiriler, demokratik toplumun gereklilikleri. Ancak “Denizli gibi hizmet ve yatırım alamıyoruz” diyebilmeniz için, Denizlili yurttaşların bu konudaki yaklaşımlarını bilmeniz lazım. Örneğin Denizli’nin merkezinde -hem de üniversiteye 200 metre mesafede- yer alan Asmalıevler Mahallesi’ndeki asfaltı olmayan çamurlu ve taşlı yollara, altyapının hiç olmayışına, Zeytinköy Mahallesi’ndeki logar kapağı eksikliklerine, Yunusemre Mahallesi’nde kaldırım bulunmamasına, Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki trafik sorununa, Çaybaşı Caddesi’ndeki otopark gibi sorunlara maruz kalmadıysanız bu şehrin belediyeciliğini Eskişehir’e örnek gösteremezsiniz.

Denizli’yi örnek belediyecilik konusunda öne çıkarmanız için, o şehrin toplu taşıma sistemine ve altyapı yatırımlarına vakıf olmanız icap eder. Örneğin toplu taşıma sistemi gelişmediği için bireysel araç kullanımına mecbur kalan Denizlililer, yolların bozukluğundan kaynaklı olarak araç bakımını daha sık yaptırmak durumunda kalıyor mudur diye araştırmış olmanız gerekir. Denizli’deki bir hane geliri içinde su faturasının ne kadar yer tuttuğunu iyi hesaplamanız beklenir. Öte yandan musluklardan akan suların içilmesi bir tarafa, o sulardan banyo yapan vatandaşların yaşadığı cilt ve saç sorunlarını araştırmalısınız. Belediye tarafından işletilen Kalabak Suyu gibi bir olanağın bulunmaması nedeniyle damacana sulara yapılan ödemenin hane bütçesine etkisini bilmelisiniz.

Bu listeyi sayfalarca uzatmak mümkün. Ancak tüm bunlara ek olarak söylemek gerekir ki Türkiye’de belediyecilik açısından marka hâline gelmiş bir kentte söz sahibi olmanız için bunu daha ileriye taşıyacak vizyonda söylemlere sahip olmanız gerekir. Ancak eğer Hatipoğlu’nun yaklaşımında olduğu gibi “muhalif belediyeler hizmet alamıyor” söylemine takılacaksanız da önce iktidarı sorgulamanız yerinde olacaktır: muhalif belediye sınırlarında yaşayan yurttaşların cezalandırılması gibi bir durum söz konusu mudur?

Son söz olarak Denizlispor alt liglerde yaşam mücadelesi veriyor. Ancak bunun Büyükşehir Belediye Başkanı’yla ilgili bir durum olduğu düşünülmüyor. Tıpkı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Eskişehirspor’un düşüşünden sorumlu olmadığı gibi. Bunun sorumlusu elbette gelmiş ve geçmiş yönetici kadrolardır ve hesabın sorulması gereken mevkiler de onlar olmalıdır. Hatipoğlu’nu sevenler ve destekleyenlerin de tek derdi Eskişehirspor’un yükselmesi ise kendisini Eskişehirspor başkanlığına önermeleri yerinde olacaktır.