Batı etkisindeki modern Türk edebiyatının bilinen ilk Türk kadın şairi Nigar Hanım. İlk Türk kadın şairimiz…

Fakat Nigar Hanım Türk değil!

Macar.

Asıl adı Sandor Farkaş.

Babası, Osmanlı İmparatorluğuna sığınan bir Macar askeri.

***

Şair Nigar Hanım, 1880’li yıllarda yazdı ilk şiirlerini.

1887’de ilk şiir kitabı Efsûs yayımlandı.

Tanzimat edebiyatı 1860 ile 1896 yılları arasını kapsadığına göre Nigar Hanım da Tanzimat edebiyatı döneminde eser veren bir şair.

Nigar Hanım’la, Macar asıllı olmasına rağmen, ilk Türk kadın şairimiz diye övünsek de günümüzde, Tanzimat edebiyatı şairleri arasında adı geçmez Nigar Hanım’ın.

Peki, Tanzimat edebiyatının şairleri kimler?

İbrahim Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Şemsettin Sami…

Tanzimat’ın ikinci dönem şairleri?

Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai, Muallim Naci…

Kadın adı var mı listede?

Yok!

Neden?

Her alanda olduğu gibi edebiyatta da kadınlar bastırılmış.

Geri planda bırakılmış.

Üstelik de Tanzimat edebiyatı; Batılılaşma, yenileşme demekken…

Namık Kemal, şiirde ilk kez hürriyet, bağımsızlık, özgürlük temalarını işlemişken…

Ya kadınlara hürriyet, bağımsızlık, özgürlük?

***

Tanzimat öncesinde, Osmanlı edebiyatında durum farklı mı?

Değil.

Sehi Bey Tezkiresi ’ne bakacak olursak 1400’lü yıllarda Zeynep Hatun ile Mihri Hatun’un adlarına rastlarız Osmanlı edebiyatında…

Onlar da divan şiirinin mazmunlarıyla, kalıplaşmış sözleriyle, kadın duyarlılığından uzak şiirler yazmışlar.

Yazdıkları şiirlerde erkek divan şairlerinin etkisi altında kalmışlar.

Mihri Hatun, Necati Bey’in etkisinde kalmış.

Yazdığı şiirleri, adeta, şiir yazma onayı alır gibi, Necati Bey’e gösteriyormuş önce.

Dikkat çeken bir başka şeyse, Zeynep Hatun da Mihri Hatun da makam, mevki sahibi babalarının gölgesindeydi.

Mihri Hatun’un babası kadıydı.

Kadı Belâyî.

Belâyî mahlasıyla şiirler de yazan Kadı Mehmet Çelebi.

Zeynep Hatun’un babası da kadıydı.

Fatih döneminin önemli kadılarından.

***

Sadece edebiyatta mı bu böyle?

Sanatın…

Hayatın her alanında.

Mesela Osmanlılar döneminde Müslüman Türk kadınlarının sahneye çıkmaları yasaktı.

Onun için, Türk kadınları Eleni, Maria, Alexandra gibi takma adlarla, kimliklerini gizleyerek sahneye çıkıyorlardı.

Kendilerini Ermeni, Rum olarak tanıtıyorlardı.

Bastırılmış, silinmiş, yok edilmiş kimliklerini gizliyorlardı.

Kimliğini gizlemeden sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını Afife Jale’ydi.

Ve bu yüzden de başına gelmedik kalmamıştı.

Gözaltına alınmıştı.

Darülbedayi’deki işine son verilmişti.

Sürekli polis takibindeydi. Tacize, kötü muameleye maruz kalmıştı.

Ve daha henüz otuz dokuz yaşındayken hayatı son bulmuştu.

***

Günümüzde durum ne?

Yirmi birinci asırda?

Değişen çok şey yok.

Çevremizde, yakınımızda kim bilir kaç kadın var erkek egemenliği altında baskılanmış, sindirilmiş, hakkı yenmiş, haksızlığa uğramış, kötü yaşam koşullarına maruz kalmış, kimliksizleştirilmiş…