Hazırlanan iddianamede istenen cezalar şöyle:

'Ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve otuz beş yıla kadar hapis cezası.'

Tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki iddianame…

Delil?

Can Dündar'ın elliden fazla köşe yazısı. Erdem Gül'ün haberleri.

***

Bu hikaye eski hikaye.

Yazarlar, şairler, aydınlar tarih boyunca çok görmüşler, çok yaşamışlar bunları.

Bunlar içinde çok ilginç olanları da var.

Çok zalimce olanları da.

Akıl almaz olanları da.

***

Mesela Şeyhülislam Ebussuud, Yunus Emre'ye takmış.

Günümüzde baş tacı yaptığımız, on üçüncü yüzyıl tasavvuf şairi Yunus Emre'ye.

Ne var ki Yunus Emre öleli iki yüz yıl olmuş.

Yani?

Yani Şeyhülislam Efendi yetişememiş Yunus Emre'ye zulmetmeye.

Öyle olunca, Yunus Emre'nin;

'Cennet cennet dedikleri

Birkaç evle birkaç huri' dizelerinin yer aldığı ilahisi hakkında fetva çıkarmış:

'Bu ilahiyi okuyarak zikredenlerin katli mubahtır,' demiş.

Yunus Emre'nin ilahisini okuyanların katli mubah diyen Şeyhülislam Efendi, Yunus Emre'yi eline geçirseydi neler yapmazdı.

***

Bin dört yüzlü yıllarda Nesimî şiirleri nedeniyle derisi yüzülerek öldürülmüş.

***

On altıncı yüzyılda, şiirleri şeriata aykırı bulunan yirmi yaşındaki şair İsmail-i Maşûkî, Atmeydanı'nda boynu vurularak idam edilmiş.

Öldürülmesinden sonra onu savunanların katledilmesinin de şeriata uygun olduğu yolunda fetva verilmiş.

***

On yedinci yüzyılda Nef'î hicivleri nedeniyle boğdurulmuş.

Cesedi denize atılmış.

***

O kadar çok ki örnekleri…

Saymakla bitmez.

Onun için yirminci yüzyıla gelelim.

Nazım Hikmet…

1925'te, Aydınlık Dergisinde çıkan şiirleri ve yazıları nedeniyle İstiklal Mahkemesince on beş yıl hapse çarptırılmış.

1934'te, gizli örgüt kurma suçlamasıyla beş yıl hapse çarptırılmış.

1938'de, kendisine sempati duyan askeri öğrenciler nedeniyle orduyu isyana teşvik etmekten, iki ayrı mahkeme tarafından toplam yirmi sekiz yıl dört ay hapse mahkûm edilmiş.

Bu arada Nazım Hikmet'i aklından geçiren dahi sorguya çekilmiş.

Nazım Hikmet'in, 'Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim' adlı romanını yayınlayan Mehmet Ali Ermiş, sorgu için gittiği adliyede kalp krizi geçirip ölmüş.

Orhan Kemal, askerliğini yaptığı sırada Nazım Hikmet'i övdüğü suçlamasıyla beş yıl ağır hapse çarptırılmış.

***

Yirmi birinci yüzyıla gelince…

Rüzgar başka bir yönden esse de kafa aynı kafa.

Yüzyıllar geçmiş, birçok şey değişmiş ama kafa değişmemiş.

Günümüz anayasasında yeri olan 'basın yayın hürriyeti', 'fikir hürriyeti' tarih boyunca hep yürürlükteymiş!

Hep işlemiş, işletilmiş.

Buna, günümüzdeki 'ileri demokrasi'yi de eklemek gerekiyor.