Türkiye’de sendikacılık hareketi, neoliberal aklın kurguladığı bir şekilde sistematik olarak eleştiriliyor.
Elbette sendikacıların da eleştirilecek çok yönü vardır. Ancak mevcut düzenin işçi sınıfının yaşamı üzerinde yarattığı sonuçların asıl sebebini ele almadan, salt sendikacılık eleştirisi yapmak hiç iyi niyetli gözükmüyor.
Sendikacılığa yönelik makro düzeydeki tartışmaları bir kenara bırakarak hem Eskişehir’de hem de Türkiye genelinde adından çokça söz ettiren örnek bir sendikacının son dönemdeki mücadelesine odaklanmak istiyorum. Yaklaşık 3 yıldır fabrikada, sokaklarda, meydanlarda, Ankara yollarında ve olabilecek her platformda savunma sanayi işçilerinin sesi olan Hasan Atak gerçekten takdire şayan bir mücadele veriyor.
Kendisini Eskişehir gündeminden tanımakla birlikte, Ocak ayında İstanbul’da yapılan bir toplantıda ülke ölçeğinde önemli bir sendikal aktör olduğuna şahit oldum. Harb-İş Eskişehir Şube Başkanı olan Hasan Atak, Eskişehir’deki savunma sanayi işçilerinin sorunlarını tüm boyutlarıyla ele aldı. Nasıl bir mücadele sergilediklerini, nelerin eksik nelerin fazla olduğunu tüm çıplaklığıyla anlattı. Bunun dışında ülke genelinde işçilerin karşılaştığı sorunlara değindi ve bunların çözümü için birlikte mücadele etmenin önemini tüm samimiyetiyle vurguladı.
Gelelim bugüne… Kamu çerçeve anlaşma protokolü için hükümetle Türk-İş ve Hak-İş arasındaki görüşmeler, hükümetin absürt teklifi nedeniyle tıkanma noktasına geldi. İşçilerin ücretlerini nominal olarak yüzde 17 oranında arttırma teklifi, reel ücretlerin daha da erimesi anlamına geliyordu. Hazırlanan yüzde 17’lik teklif, TÜİK’in güvenilmesi imkansız olan enflasyon rakamına dayanıyor. Hissedilen enflasyonun bu oranın çok daha üzerinde olduğunu bilmek için iktisatçı veya istatistikçi olmaya da gerek kalmadı.
Kamu çerçeve anlaşma protokolü görüşmeleri, konfederasyonların ve daha önemlisi yaklaşık 600 bin işçinin, hükümetin teklifinin gayriciddi olması nedeniyle sonuçlanamadı. Bunun üzerine sendikalar eylem planı hazırladı. Bugün tam gün iş bırakma olacaktı. Ancak geçtiğimiz günlerde gelen 12 şehit haberi nedeniyle Türk-İş eylemleri askıya aldı.
Bunun üzerine Hasan Başkan, işçilerin eylemlerde eğlenmediğini, şehitlerine de sahip çıktıklarını, ancak ekmek mücadelesinin şehit haberi kisvesi altında üstünün örtülmesinin art niyetli olduğunu vurgulayan açıklamalarda bulundu. Harb-İş Eskişehir Şubesi olarak eylemlerini sürdüreceklerini, Türk-İş’in yeni eylem planı açıklamasını bekleyeceklerini söyledi. Gerçekten de Hasan Başkan yine haklı.
Kendisiyle bu hafta yaptığım görüşmede, “hiçbirimizin sorumluluktan kaçma lüksü yok” dedi. Savunma sanayi işçilerinin yüksek nitelikli işgücünden oluştuğunu belirten Atak, ücretlerin 21 yıl içindeki erime serüvenini rakamlarla anlattı. 21 yıl önce Harb-İş üyesi işçilerin asgari ücretin 4 buçuk katı ücret aldığını, bu oranın günümüzde 1 buçuk kata kadar düştüğünü söyledi.
Öte yandan Hasan Atak, asgari ücretin de olması gerektiği seviyede olmadığını, tüm işçilerin insan onuruna yakışır seviyede gelir elde etmesi için ortak mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Hasan Başkan’ın üyelerinin yanında tüm işçilerin haklarını geliştirme isteği konusundaki samimiyetine sonuna kadar güveniyorum.
Mücadele etme konusunda kendisini neyin motive ettiği ise gerçekten çok çarpıcı. Başkan kendi yaklaşımı gereği uzun yıllardır mücadeleci çizgide olduğunu, ancak bugün verdikleri mücadelede taban hareketinin belirleyici olduğunu söylüyor. “Bugün mücadeleci çizgide olmazsak işçiler bizi bile döver” ve “bunda da haklılardır” sözü, mücadeleci işçilerin motivasyonunu göstermek açısından önemli.
Hasan Başkan, son olarak sorumluluktan kaçmama konusunu vurguladı. Günümüzde işçilerin içinde bulunduğu olumsuz yaşam koşulları, bu düzenin doğrudan sonucu olmakla birlikte, sendikacıların da kusuru ve sorumluluğu olduğunu vurguladı. Bu sorumluluk duygusundan hareketle konfederasyonların en üst makamlarından başlayarak işyerlerindeki en alt basamağa kadar hepimiz topluca istifa edelim ve bu onurlu hareket tarihe geçsin biçimindeki değerlendirmesi de samimiyetini net bir şekilde gösteriyor.
Kendisini her platformda takip etmekle birlikte, ülkenin bu yoğun gündeminde verdiği eşsiz mücadele gerçekten takdire değer. Hasan Başkan yine haklıdır ve onun gibi sendikacıların her düzeyde artması gerekir.