Cumhuriyet Halk Partisi’nde beklenen oldu, olağan kongre süreci parti genel merkezi tarafından resmen başlatıldı.

Sürecin başlatılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum.

Çünkü…

Eylül ayında ‘mutlak butlan’ davası var ve amaçlanan, CHP’yi bölmek. Dolayısıyla olağan kongre sürecinin başlatılması, söz konusu davayı kadük duruma getirmiş oldu.

Genel Merkez yönetimi, Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere siyasi saiklerle hapishanelerde tutulan belediye başkanlarını dışarı çıkarmak ve erken seçim atmosferini iyiden iyiye oluşturmak niyetiyle sürekli olarak ‘kalabalık eylemler’ gerçekleştiriyor. Bu eylemlerin, her ne kadar hareketli eylemler olsa da sıradanlaştığı, partilinin de heyecanının azaldığı görülüyor. Dolayısıyla kısa süre sonra başlayacak olan kongre süreci, partililerin tekrar hareketlenmesini sağlayacak önemli bir enstrüman olarak değerlendirilebilir.

Yine, 81 ilin mevcut il ve ilçe yöneticileri, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra belirlendiler ve ardından partilerini yerel seçimlere taşıdılar. Zorlu bir süreçten geçtiler, dolayısıyla yıprananlar oldu. Ve dahi başkanları ile yönetimleri tamamen değişen il ve ilçeler ortaya çıktı. O halde CHP’nin kongre süreci, faydalı bir yenilenmenin de anahtarı olarak görülebilir. Dahası, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yapılan son kongre, Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel’i destekleyen değişimciler ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler arasında büyük çekişmeye sahne oldu. Şimdi artık çekişecek bir durum kalmadı. Parti örgütleri, yoğunlukla Özgür Özel’in yanında! Durum böyle olunca beraberliğin öne çıktığı bir kongre süreci CHP’ye iyi gelecek; parti, bu bahaneyle dışarı atacağı safralardan da büyük oranda temizlenecek.

Okuduğunuz genel değerlendirmenin ardından gelelim Eskişehir’e…

Eskişehir, geçtiğimiz kongrede, değişimciler ile Kemal Kılıçdaroğlu taraftarlarının yarışına ev sahipliği yapan iller arasına girdi.

Değişimcilerin, sadece Eskişehir’de değil Türkiye genelindeki baş aktörü Kazım Kurt’tu.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu ise Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç destekliyordu.

Yarışın sonunda il başkanlığını, Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin temsilcisi olan Talat Yalaz kazandı.

İl yönetim kurulu ile kurultay delegeleri anlamında ise üstünlüğü değişimciler sağladı.

Bu noktada Kazım Kurt’un tavrı merak ediliyordu.

Acaba Talat Yalaz ile çalışacak mıydı yoksa onu görmezden mi gelecekti.

Beklenen, Kurt’un, Yalaz ile yol yürümesiydi.

Öyle de oldu. Zira Kazım Kurt, partiye bağlılığıyla bilinen bir politikacı ve bugüne kadar partiye zarar verecek olan hiçbir işin içerisine girmedi.

Ama Talat Yalaz’ın seçildiği kongreden önce yapılan kongrede seçilen İl Başkanı Recep Taşel ve yönetimi nelere maruz kalmadı ki!

Recep Taşel, Kazım Kurt’un adayıydı. Dolayısıyla kazanan Kazım Kurt olmuştu. Kaybeden belediye başkanları, Recep Taşel’i tanımadılar! Makamlarına uzun süre kabul etmediler! Selam vermediler, selam! Kısacası particilik değil, adamcılık yaptılar. Hırslarına yenik düştüler, parti politikasını ezdiler. Başka partilere her türlü yardımı yaptılar, başka partilerin parti binalarında görüntü verdiler. Buna karşılık her şeylerini borçlu oldukları CHP’nin, bırakın parti binasına gitmeyi, semtine uğramadılar!

Peki, Kazım Kurt, Recep Taşel’e yapılanları Talat Yalaz’a yapsaydı, bugün Eskişehir’de başarılı bir CHP örgütünden söz edilebilir miydi?

Kesinlikle hayır!

Bir başka soru daha: Kazım Kurt, Talat Yalaz’ın önünde ceketini ilikleyip onu kucaklamak suretiyle tebrik etmeseydi, sonrasında omzuna omuz vermeseydi, yerel seçimlerde böylesine büyük bir başarı elde edilebilir miydi?

Cevap yine aynı: Kesinlikle hayır!

Kısacası, eğer Kazım Kurt, parti lehine çalışma anlayışını sürdürmeseydi;

Bugün Talat Yalaz’ın itibarı kalmayacaktı.

İl yönetimin itibarı kalmayacaktı.

Tepebaşı ilçe yöneticilerinin itibarları kalmayacaktı.

Örgüt içerisinde birliktelik olmayacaktı, dayanışma olmayacaktı, sinerji olmayacaktı, güven olmayacaktı.

Örgüt, belki de çoktan dağılıp gidecek, yerde sürünüyor halde olacaktı!

Bu da beraberinde neyi getirecekti?

CHP’nin, Eskişehir seçmeninin gözünde güvenilmez bir parti halini almasını…

Başka?

CHP Eskişehir örgütünün, AK Parti Eskişehir teşkilatı karşısında savunmasız hale gelmesini…

Ama bugün, CHP’de, Kazım Kurt sayesinde; parti yöneticileriyle, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla ve üyeleriyle öyle güçlü bir örgüt görüntüsü var ki, AK Parti Eskişehir teşkilatının uykularını kaçırır cinsten!

O halde, ‘bugünkü koşullar altında’ şunu net ifadelerle söyleyebilirim ki:

CHP'nin Eskişehir'deki kongre sürecinin sakin geçeceğini tahmin ediyorum. Uzlaşının hâkim olacağını düşünüyorum. Özellikle, devletin tüm aygıtlarını kullanan iktidarın baskısı altında olan CHP Genel Merkezi'nin, beraberliğe ve dayanışmaya en çok ihtiyacı olduğu bir dönemde, ayrılık çıkaranlara tahammülünün olmayacağını öngörüyorum.