21 Ağustos 2025 tarihinde bu köşede ‘TÜLOMSAŞ Kapanacak mı?’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazıda, TCDD Taşımacılık A.Ş’nin açtığı bir ihale ilanının TÜRASAŞ için yaratacağı riski ele almıştım.
Konuya yeniden açıklık getirmek istiyorum. TCDD Taşımacılık A.Ş, 40 adet lokomotif alımı için ihale açmıştı. İhalenin 10 Eylül 2025 tarihinde yapılması planlanıyordu. İhale şartlarını sağlayan tek şirketse İsviçreli Stadler’dı. Dolayısıyla bu ihalenin adrese teslim olduğu her halinden belliydi.
Diğer taraftan TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nde (Eskişehirlilerin bilindik ifadesiyle TÜLOMSAŞ) yürütülen CoCo projesi, TCDD Taşımacılık A.Ş’nin ihtiyaçlarını karşılama olanağına sahipti. Gereken tek şey kurumun personel açığını kapatmak ve ihale bedelinin çok daha altında bir yatırım yapmaktı.
Bu köşede gündeme taşıdığım konu, Birgün Gazetesi’nde de dile getirildi. Öte yandan Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de hassasiyet gösterdi. Kadıgil ve ekibi yaptığı titiz çalışma sonucunda bir soru önergesi hazırlayarak konuyu TBMM gündemine taşıdı. Benzer bir çalışmayı CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan da yaptı.
Sera Kadıgil, TÜRASAŞ’ın demiryolu endüstrisindeki önemini ve kurumun 130 yıllık tarihi içerisinde ülkeye sağladığı katkıyı vurguladı. İktidarın dilinden düşürmediği ‘yerli ve milli’ söylemiyle, söz konusu ihalenin büyük bir çelişkiyi içinde barındırdığını dile getirdi.
Kadıgil, ihalede yerlilik şartının bulunmaması ve yaklaşık 250 milyon Euro dövizin yurt dışına verilmek istenmesini eleştirdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’na, Eskişehir 5000 projesinde yüzde 70 oranında yerlilik yakalanmışken ve ihaleye konu olan lokomotiflerin yüzde 51 yerlilik oranıyla üretilmesi mümkünken neden demiryolu endüstrisinde yurt dışına bağımlılığın tercih edildiğini sordu.
Gerek Kadıgil’in ve Arslan’ın soru önergeleri, gerekse konunun basında yer bulması, TCDD Taşımacılık A.Ş’nin söz konusu projeyi iptal etmesini sağladı. Kamuoyunun dikkatini çekmeden, gizli-saklı yürütülmek istenen ihale, bu girişimler sayesinde ayyuka çıktı ve TCDD Taşımacılık A.Ş’nin sinsi planı gerçekleşmeden rafa kalktı.
‘Rafa kalktı’ ifadesini bilinçli bir şekilde kullanıyorum. Zira bu zihniyetin demiryolu siyasetinde bağımsızlığı arzu etmediği her yönüyle aşikar. Böyle bir ihaleyi ilerleyen zamanlarda yeniden gündeme getirebilirler.
Bu noktada yapılması gereken, her türlü girişimi dikkatle takip etmek ve örgütlü mücadele etmek. Sendikalar, siyasi partiler, araştırmacılar ve basın böyle konularda örgütlü olarak mücadele etmek zorunda. Yoksa bu zihniyet er ya da geç demiryollarında ve diğer birçok sektörde dışa bağlılığa yol açacak projeler geliştirecek. Konuya ilgi duyan herkesin hazırlıklı olması şart…