Dünya genelinde 26 Ekim Pazar gecesi kış saati uygulamasına geçilerek saatler, 1 saat geri alınacak. Ancak, bu durum Türkiye’de yine uygulanmayacak.

Çünkü, 26 Mart 2016 tarihinden itibaren tüm yurtta saatlerin bir saat ileri alınması şeklinde başlayan uygulamanın yıl boyu devam ettirilmesine karar verildi.

Kalıcı yaz saati uygulamasına ilişkin karar, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak döneminde alınan “çok önemli(!)” kararlardan biri olarak sırtımızda kaldı. Kalıcı yaz saati uygulamasına gerekçe olarak, “Gün ışığından daha fazla yararlanma hedefi” gösterildi. Ancak, iktidarın bu uygulamayla tasarruf yapıldığı iddialarına en başta Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) katılmıyor.

EĞİTİME BÜYÜK YIKIM!..

Kalıcı yaz saati uygulaması en başta eğitimin niteliğine çok fazla zarar veriyor.

Çocuklar sabah kahvaltısı bile yapamadan karanlıkta evden çıkıyor, ilk derslerde başlarını sıraya koyup uyumaya devam ediyor.

Öğrencilerin karanlıkta okula gidip yine karanlıkta evlerine dönmeleri hem güvenlik yönünden riskler hem de gelişimleri yönünden birçok olumsuzluklar içeriyor.

İkili eğitim yapıldığı için daha erken gidilen ve çok geç çıkılan okullarda durum daha sıkıntılı.

Sabahın o saatinde sokaklarda, evlerde, okullarda ve iş yerlerinde ışıklar sürekli yanıyor.

Evlerde daha çok elektrik tüketiliyor. Zaten geçim sorunları yaşayan hanelerin elektrik faturası daha da artıyor.

Karanlıkta yollara düşen çalışanlar güvenlikten, iş veriminin düşüklüğüne kadar ulaşan ciddi sorunlar yaşıyor.

TESADÜFE BAK!..

Uygulamanın, eğitim, trafik, toplum psikolojisi, enerji tüketimi, kamu güvenliği gibi pek çok konuda olumsuz etkileri ortada olduğu halde; acaba neden bu uygulamaya inatla devam ediliyor?

Söz konusu kararın, Türkiye’nin saat yönünden Arap ülkeleri kategorisine dahil edilmesiyle bir ilgisinin olup olmadığının çok konuşulan iddialar arasında yer alması düşündürücü değil mi?

Uzun yıllar öncesinden geçerli olan yaz/kış saati uygulamasının, elektrik dağıtım bölgelerinin, üretim, iletim, dağıtım ve işletim olarak özel şirketlere devrinin, yani özelleştirmelerin hız kazandırıldığı 2016 yılında Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile kaldırılması sadece bir tesadüf mü? Bu uygulama ile tasarruf bir yana, ülkenin 21 bölgeye ayrılmış elektrik dağıtımını yapan ve çoğu kamuoyunca bilinen malum şirketlerin gelirlerini arttırdığı iddiaları neden cevaplanmıyor?

GÜN YÜZÜ GÖRMÜYORLAR!..

İnsanlar karanlıkta uyanıyor, karanlıkta evlerine dönüyor. Zaten, ekonomik sorunlar ve geçim sıkıntısı altında ezilenler, bu tip yanlış uygulamalar yüzünden “gün yüzü görmeyen depresyonlu insanlar” haline gelmeye başladı.

Gelin, bu inadınızdan da, “ben yaptım oldu” anlayışınızdan da artık vazgeçin. Aksi takdirde, toplumsal desteği sıfır olan, yararlılığı tartışmalı bu uygulamadan en çok kimlerin kârlı çıktığını düşünen yurttaşların akıllarına ister istemez “içimizi karartan” bir soru takılıyor; Yoksa “tasarruf bahane, rant şahane mi?”…