Son zamanlarda Eskişehir’de çevre sorunu siyasetin ve sivil toplumun gündeminde geniş yer tutuyor.
İlk olarak geçtiğimiz yıllarda Sarıcakaya-Mihalgazi bölgesinde yapılması planlanan siyanürle altın arama çalışması gündeme gelmişti.
Şimdilerdeyse Beylikova’da bulunan nadir toprak elementinin çıkarılması ve işlenmesi konusundaki tartışmalar gündemde. Kamuoyunda ABD Başkanı Donald Trump’ın Eskişehir’e ve özellikle Beylikova ilçesine göz diktiğine dair iddialar bile dile getirildi.
Madencilik ve teknolojik hammadde arayışı, sermaye birikimi açısından büyük önem taşıyor. Öyle ki hukukun tüm kurallarını ve insanlığın temel değerlerini ihlal eden girişimler, yerin altında ve üstündeki yaşamı kat’i bir biçimde tehdit eden ve doğayı tahrip eden talan stratejileri bu arayışın parçaları arasında yer alıyor.
Bugüne kadar Türkiye’de ve dünyada edindiğimiz tüm deneyimler açık bir biçimde gösteriyor ki sermaye, her şeyden önce vicdanı yok ediyor ve son tahlilde insanın yabancılaşma sürecini en üst noktaya ulaştırıyor.
13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan’ın İliç ilçesinde, siyanürle altın arama çalışmasının yapıldığı alanda meydana gelen faciada 9 işçi yaşamını yitirmişti. Siyanürle maden aramanın sakıncaları, dünyadaki sayısız örnekle kanıtlanmış vaziyette. Bitkiler, kuşlar, birçok hayvan türü yok oluyor ve insanlarda amansız hastalıklar yayılıyor.
Bu tecrübelere rağmen sermaye, siyanür zehrini doğamıza fütursuzca salmaya devam ediyor! İşte bu, vicdanın yokluğunu ve yabancılaşmanın en üst noktasını açıkça gözler önüne seriyor.
Benzer şekilde nadir toprak elementi çıkarılan bölgelerde de insanların can güvenliği ve yaşamı tehdit altında.
Velhasıl kelam sermaye birikimi için girilen tüm bu girişimler doğamızı ve yaşamımızı yok ediyor. Buna karşı toplumun birleşik ve bütünleşik bir mücadele vermesi şart!
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, bugüne kadar kararlılıkla bu mücadeleyi sürdürüyor. Benzer şekilde platform bileşenleri de müstakil olarak mücadelede kararlı.
Emek Partisi tarafından 13 Aralık 2025 Cumartesi günü gerçekleştirilecek olan Çevre Sempozyumu’nu da bu bağlamda ele almak mümkün. EMEP, devrimci sosyalist mücadelenin bir gereği olarak emeği doğayla bir arada ele alıyor. Emek mücadelesinde doğaya sahip çıkmanın önemini ortaya koymaya çalışıyor.
“Yıkımın, Talanın Kıyısında, Tükenişe Çeyrek Kala…” temasıyla düzenlenen Çevre Sempozyumu’nda konunun uzmanı olan çok değerli isimler yer alacak. 13 Aralık Cumartesi günü Özdilek Kültür Merkezi’nde (Kanatlı AVM arkası) yapılacak olan sempozyumun ilk oturumunda Jeoloji Yüksek Mühendisi ve Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Eşref Atabey, nadir toprak elementlerinin ne olduğunu ve sağlığa etkilerini anlatacak.
Aynı oturumda yer alacak olan Metalürji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük, teknolojik dönüşümün yerele etkisini, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak ise kapitalizm ile tarım ve çevre ilişkisini ele alacak.
Sempozyumun ikinci oturumundaysa Evrensel Gazetesi muhabiri Özer Akdemir, “Ülkemizde çevre mücadelelerinden direniş örnekleri: olanaklar-sınırlar, doğrular-yanlışlar” başlıklı bir sunum gerçekleştirilecek. Ardından yapılacak açık kürsüdeyse üretici köylüler, çevre aktivistleri, köy temsilcileri, işçi ve emekçiler katkılarını sunacak.
Konunun uzmanlarını ve öznelerini ağırlayan bu sempozyuma, Eskişehir’de hangi kesimden olursa olsun herkesin katkı sunması çok önemli. Nitekim çevremizin yok olması, partimiz veya dünya görüşümüz ne olursa olsun hepimiz için en önemli tehdit! Konuya ilgi duyan herkesin katılması temennisiyle…