COVID 19, Rusya-Ukrayna Savaşı derken küresel iklim değişikliklerine bağlı-yeni bir küresel kriz dönemine giriyoruz. Küresel iklim değişiklikleri, 21. yüzyılın en önemli gündem maddesi olmaya geri planda devam ediyor. Küresel iklim değişikliklerine bağlı afetler, fırtına hasarlarına, su baskınlarına, heyelanlara, kuraklık, açlığa, hatta bölgesel çatışmalara yol açıyor. Bu hafta bunlardan sadece biriniele almaya çalışacağım. Açlık…
Tüm gelişmişliğimize rağmen modern çağda yaklaşık 50 yıldır etkin olarak mücadele ettiğimiz açlık konusunu hala çözebilmiş değiliz. 21. yüzyılın ilk çeyreği tamamlanırken yine acıklı bir gerçekle karşı karşıyayız.Açlık ve yetersiz beslenme hem ülkemizin hem de dünyanın birçok ülkesinin başına bela olmaya devam ediyor ve iklim değişikliği bu tehdidi daha da şiddetlendiriyor.
Örneğin Birleşmiş Milletler'in yaklaşık 1 milyon çocuğun ciddi yetersiz beslenme riski altında olduğu uyarısında bulunduğu Sahel bölgesinde insani bir kriz yaşanıyor. Mali, Nijer ve Burkina Faso'da artan gıda fiyatları, çatışmalar ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri yaklaşık 970.000 çocuğu tehlike altında bırakıyor.UNICEF'e göre Nijer'de yaklaşık 430.000 ve Mali'de 367.000 çocuk bu yıl akut şiddetli yetersiz beslenme riski altında. Sahel ülkeleri Burkina Faso, Çad, Gambiya, Moritanya, Mali, Nijer, Nijerya, Senegal ve Kuzey Kamerun'da geçen yıl yetersiz beslenme nedeniyle hastaneye giden çocuk sayısının %31 artarak 1,9 milyona ulaşması nedeniyle durum her geçen gün daha da kötüleşiyor.Daha fazla acı yaşanmaması ve can kaybının önlenmesi amacıylaUNICEFhükümetleri, çocuk beslenmesine öncelik vermeye ve yetersiz beslenmeyle mücadeledeulusal yatırımları artırmaya çağırdı. Kurum,Mart ayında Sahel'de 10 milyon çocuğun insani yardıma ihtiyaç duyduğunu açıklamıştı.
Sahel'deki açlık ve yetersiz beslenmenin acı gerçekleriyle yüzleşirken, ihtiyaç sahiplerine hayat kurtarıcı destek sağlamak yeterli değil. ZiraSahel bölgesinde yaklaşık 1 milyon çocuğun, artan gıda fiyatları, çatışmalar ve iklim değişikliğinin etkileri gibi faktörler nedeniyle akut şiddetli yetersiz beslenme riski altında olması buzdağının sadece görünen yüzünün bile değil.Bir kısmı ülkemizde de olmak üzere, dünya genelinde yüz milyonlarca insan yanlış tarım politikalarına, bölgesel çatışmalara, iklim değişikliğine veya kuraklığa bağlı olarak gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme ile mücadele ediyor. Bu sorunlar acilen çözülmedikçe ya da bu sorunlara karşı tedbirler alınmadıkça gelecek daha da kasvetli görünüyor. Diğer yandan öngörülemeyen hava koşulları ve daha sık yaşanan depremler, seller gibi doğal afetler nedeniyle gıda üretimi ve dağıtımı giderek zorlaşıyor. Gıda kıtlığı ve fiyat artışı riski her zamankinden daha yüksek ve bu da en savunmasız nüfusların hayatta kalmak için gıdaya erişimini daha da zorlaştırıyor.
Ancak her şey kaybedilmiş değil. Hala umut var ve hepimiz bu küresel soruna çözüm bulunmasında rol oynayabiliriz. Bu, özellikle karar vericilerin durumun aciliyetini kabul etmesiyle ve açlık ve yetersiz beslenmenin temel nedenlerini ele almak için harekete geçmesiyle başlayabilir.Sürdürülebilir tarıma yatırım yapmak, sürdürülebilir altyapı yatırımlarına hız vermek ve bu altyapıya erişimi iyileştirmek ve iklim değişikliğine karşı dirençli olabilmeleri için toplulukları desteklemek gerekmekte. Her çocuğun hayatta kalmak ve gelişmek için ihtiyaç duyduğu gıdaya, sağlık hizmetlerine ve korumaya erişim sağlaması için acilen harekete geçmeliyiz. Birlikte bir sinerji yaratabilir ve herkes için daha adil ve eşitlikçi bir dünya inşa edebiliriz.
Şimdi lütfen hiçbir çocuğun aç kalmadığı bir dünya hayal edin. Bu dünyada herkes yeterli ve dengeli beslenebiliyor. Herkesin sağlığı ve mutluluğu için gerekli olan gıdalara kolayca ulaşılabilir ve bu gıdalar uygun fiyatlı. Bu dünyada kimse açlıkla sınanmıyor. Bu dünyada çocuklar büyüyüp gelişebiliyor, eğitim alabiliyor ve hayallerini gerçekleştirebiliyor. Bu dünya çok uzakta değil. Ama bunun için karar vericilerin önceliklerini ekonomik büyümeden yana değil sürdürülebilir kalkınmadan yana kullanmaları ve hepimizin birlikte harekete geçmesi gerekiyor. Küresel iklim değişikliği ile mücadele etmek, sürdürülebilir tarım uygulamak, gıda israfını önlemek, adil ticaret yapmak ve büyümeyi değil kalkınmayı önceliklendirmek gibi adımlar atabiliriz. Açlık sadece bir rakam değil, açlık milyonlarca insanın yaşadığı bir acı. Açlık çözülebilir bir sorun ve bu adımlar hem gezegenimizi hem de insanlığı koruyacak adımlar. Açlıkla mücadele etmek hepimizin sorumluluğu. Şunu bilmeliyiz, bugün rakamlar olarak gördüğümüz bu sorun, her geçen bizi kıskaca almaya devam ediyor. Bu nedenle geleceğe baktığımızda, açlık ve yetersiz beslenme sorununu görmezden gelemeyeceğimiz açık.
Şimdi harekete geçme zamanı. Bu sorunun üstesinden gelelim ve herkesin ihtiyaç duyduğu gıdaya adil şekilde erişebildiği bir ülke ve dünya yaratalım.
Herkese iyi haftalar diliyorum.